Popüler Yayınlar

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Ahlak, Din ve Buz- Horace Greeley



Ahlak ve din, buz gibi esen rüzgarlardan korunmak için sokaktaki boş fıçıların arkasına çömelenler, kaldırımlarda buldukları kırıntılarla hayatta kalmaya çalışanlar için boş birer kelimedir.


19 Ağustos 2015 Çarşamba

Amerikan Klavuztaş’ının Gizemi - Avraham İşcen



Yıl 1979, Amerika, Georgia eyaleti , Elberton’da sıcak bir Haziran ayında Tate Sokağındaki ofise öğle saatlerinde şık takım elbiseli birisi gelir ve bir anıt yaptırmak istediğini söyler.


Ofisteki herkes başka şeyler meşgul olduğu için sahibi bu esrarengiz şahısla görüşmeyi kabul eder. Fendley Granit’in direk olarak halka satılmadığını sadece toptan satış yapıldığını iletir. Bu talepte bulunan şahıs kendini Robert R.C. Christian olarak tanıtır. Gizemli şahıs yapılmasını istediği insanlık için yaptırmak istediği bu anıtla ilgili olarak detaylı bilgiler verir ve fiyatını öğrenmek ister. Fendley bu şahısı yarım saat kadar dinledikten sonra niyetinin ciddi olduğunu anlar ve ölçülere istinaden hesaplamalara başlar. Fendley ücretin yüksek olmasına rağmen şahısın hiç etkilenmediğini gözlemler. Christian, bu anıtı yaptırmak isteyenlerin Tanrı inancı olan küçük bir grup sadık Amerikalı olduğunu ifade eder ve niyetlerinin gelecek nesilere bir mesaj bırakmak istediklerini söyler. Bu inşaatı finanse eden grubun sponsorlarının isimlerinin gizli kalmasını istediklerini ve özellikle kendi isminin de bir takma ad olduğunu ifade eder.

İnsanlık tarihi boyunca bu tarz anıtlar bir olaya ve bir kişiye ithafen onları hatırlamak için yapılmıştır ama sadece bir anıt farklıdır. Bu anıt gelecek için bir kılavuz olması amacıyla yapılmıştır. Amerika’nın kendi Stonehenge’i 22 Mart 1980 senesinde Georgia eyaletinin uzak bir köşesinde ortaya çıktı. Bu dev taşkitabe 5.87 metre yüksekliğinde 110.000 kg ağırlığındadır. Bir levha merkezinde olmak üzere etrafında merkeze dönük 4 devasa levha bulunur. Bu taş levhalara dünyanın en yaygın konuşulan 8 dilinde 10 Adet emir yazılmıştır. Üstü yazılı dev taş levhalar astrolojik ve astronomik ölçekleri ve dönümleri işaret edecek şekilde inşaa edilmiştir. Kılavuztaşların inşa edileceği bölgenin tespiti konusunda özel mühendisler ve astronomlar görevlendirilmiştir.
Bazıları bu taşkitabenin veya kılavuztaşın dünyanın sonuna işaret ettiğini söylerken bazılarıda bu taşkitabe veya klavuztaşı dünyanın nüfusunun toplu kırımı için bir çağrı olarak görmektedir. Kılavuztaşın dik yüzeylerinde kullanılan diller sırasıyla İngilizce, İspanyolca, Swahili, Hintçe, İbranice, Arapça, Çince ve Rusçadır.
Kılavuztaşın üst zemininde bulunan kenarlarında ise saat yönünde dört kadim lisan olan Babil Çivi yazısı, Antik Yunanca, Sanskritçe ve Eski Mısır Hiyeroglifleriyle bu kılavuztaşlar bir mantık, sebep çağı olsun diye yazılmıştır.

10 adet emir’den 9 tanesi gayet normal gözükmesine rağmen 1.emir tamamen insanı okuduğu zaman şok edici ve dehşete düşüren bir ifade içermekteydi.
1. Doğa ile sürekli bir denge içinde insanlığı 500.000.000’nun altında tut.
2. Akıllıca üretim-sağlığı ve çeşitliliği artır ve daha geliştir.
3. İnsanlığı yeni yaygın bir dilde birleştir.
4. Tutku-iman-gelenek ve diğer uygunsuz şeylere hakim ol.
5. İnsanları ve milletleri adil yasalar ve adil mahkemelerle koru.
6. Tüm milletler içten yönetilsin, harici anlaşmazlık dünya mahkemesinde
çözümlensin.
7. Gereksiz yasa ve yetkililerden kurtul.
8. Kişisel hakları sosyal görevlerle dengele.
9. Gerçeği ödüllendir-güzellik-sevgi-sonsuz uyum ara.
10. Dünya üzerinde bir kanser olma-doğa için yer bırak-doğa için boşluk bırak.

Roskrüsyenler 16. yüzyılda merkezi Almanya’da kurulmuş ezoterik, yani dışa kapalı bir cemiyettir. Ana Sembollerini gül ve haç oluşturmaktadır. Öğretilerinin kaynağını Kabala, Hermetizm ve Eflatunculuk oluşturmaktadır. 16. Yüzyıl sonralarında sihir ve sapkınlık yaptıkları gerekçesiyle kapatılmışlardır. Bir takım Roskrüsyen araştırmacılar tarafından kıyamet felaketi sonrası insanların iyiliği için yapıldığı söylenmektedir. Her 30.000 yılda bir güneş fırtınası olacağı ve dünyayı etkileyeceği ve geriye kalanlara bu taşkitabelerin klavuz olması için inşa edilmiştir. Şu anda dünya nüfusunun yüzde 92’si bu kılavuztaşlarda yazılı olan mesajı okuyup anlayabilmektedir. Amerika Georgia’daki Kılavuztaşlara kuş bakışı bakıldığında Roskrüsyen cemiyetinin sembolizması görülmektedir.


12 Ağustos 2015 Çarşamba

Ademoğlunun Üvey Anası Lilith - Avraham İşcen

Lilith kimdir? Bizimle akrabalık derecesi nedir? Günlük hayatımızdaki hangi alışkanlarımızı etkilemiştir?


Lilith etimolojik olarak, Arapça Layl, İbranice Lil, Akadca Lilitu, Sümerce Lilu köklü bir kelimeden türemiştir. Kelime kökü itibariyle “gece-akşam” manasına da gelmektedir.
Lilith Hz. Adem A.S.’ın ilk eşidir.

Tora (Tevrat)’ın Yaratılış (Bereşit) kitabında Hz. Adem’in eşi ile beraber yaratıldığından bahseder. Lilith, Hz. Adem ile beraber aynı anda ve aynı elementten yaratıldığından, kendisini her koşulda Hz. Adem’e eşit görmüştür.

Tarihteki ilk feminist
Hz. Adem’in ona karşı olan yoğun sevgisine rağmen hiçbir şekilde Hz. Adem’e itaat etmemiştir. Bu nedenden ötürü çoğu Batılı feminist tarafından “ilk feminist” olarak da kabul edilmektedir. İtaatsizliğinden ötürü Allah tarafından cennetinden kovulmuştur.

Lilith, kendine Şeytanı dost edinmiş, iblis ve ifritlerin anası olmuştur. Hz. Adem’in yalnızlığı ve mutsuzluğunu gören Allah, yanına üç büyük melek gönderterek, Lilith’i geri çağırtmıştır. Lilith ise her zamanki küstah tavrı ile bu teklifi reddetmiştir.

Bu nedenle Allah, onu cezalandırmıştır. Her gün Lilith’in yüz çocuğu melekler tarafından öldürülmektedir.

Lilith’in geri gelmeyeceğini görünce Allah, Hz. Adem’in kaburga kemiğinden Lilith’e bire bir benzeyen Havva’yı yaratmıştır. Hz. Adem uyanınca karşısındakinin başka birisi olduğunu dahi anlamaz; hatta Lilith’in uslandığını düşünür.

Loğusa adetlerinin nedeni ne?
Lilith, Ademoğulları’ndan doğacak her bebeği öldürmeye ant içer. Bundan dolayı çeşitli din ve kültürlerde lohusa adetleri bebeğin ve annesinin korunması üzerine kurulmuştur.

Lilith’in aynaları ve ağaçları mesken tuttuğuna inanılır. Bu yüzden kötülüklerden korunmak maksadıyla birçok kültürde tahtaya vurma adeti mevcuttur.

Lilith ile ilgili olarak Babil, Mezopotamya, Asur, Kumran, Ölü Deniz Parşömenleri, Akad, Gılgamış ve Arslan Taş kitabelerinde çeşitli anlatımlara rastlanmaktadır. Hamile veya doğum yapmakta olan kadınlara musallat olup, ölümlere neden olduğuna inanılır.

Yalnız yatan erkeklerin rüyalarına girerek erotik rüyalarıyla hamile kalır. Cin ve ifrit nüfusunun artmasını sağladığına da inanılır.


Amos 7-Baktım, Rab şakül kullanılarak örülmüş dümdüz bir duvarın yanında duruyor; elinde bir şakül var



1. Egemen RAB bana şunu gösterdi: Kralın payına düşen otlar biçilmişti. Otlar yeniden yeşermeye başlarken RAB sürüyle çekirge yaratıyordu.
2. Çekirgeler ülkedeki yeşil bitkileri yiyip bitirince: «Ey Egemen RAB, lütfen halkını bağışla!» dedim,«Yakup soyu buna nasıl dayanır?Zaten küçük bir halk!»
3. Bunun üzerine RAB düşüncesini değiştirdi.«Gerçekleşmeyecek bu» dedi.
4. Egemen RAB bana şunu gösterdi: Baktım, Egemen RAB halkını cezalandırmak için ateşi çağırdı. Ateş enginleri yakıp tüketti, karayı yakıp tüketmeye başladı.
5. O zaman, «Ey Egemen RAB, lütfen dur!» dedim,«Yakup soyu buna nasıl dayanır?Zaten küçük bir halk!»
6. Bunun üzerine RAB düşüncesini değiştirdi.Egemen RAB, «Bu da gerçekleşmeyecek» dedi.
7. Başka bir görümde şunu gösterdi bana: Baktım, Rab şakül kullanılarak örülmüş dümdüz bir duvarın yanında duruyor; elinde bir şakül var.
9. «Yok olacak İshak soyunun tapınma yerleri,Yıkılacak İsrailin kutsal yerleri,Kılıçla yürüyeceğim Yarovam soyunun üstüne.»
10. Beyteldeki Kâhin Amatsya, İsrail Kralı Yarovama haber gönderip şöyle dedi: «Amos İsrailin göbeğinde sana düzen kurdu. Ülke onun bunca sözünü kaldıramaz.
11. Çünkü Amos diyor ki, «Yarovam kılıçla öldürülecek,İsrail halkı kesinlikle ülkesinin dışına, Sürgüne gönderilecek.»
12. Bunun üzerine Amatsya Amosa, «Çek git, ey bilici!» dedi, «Yahudaya kaç. Ekmeğini orada kazan. Orada peygamberlik et.
13. Bir daha Beytelde peygamberlik etme. Çünkü burası kralın kutsal yeri, krallık tapınağıdır.»
14. Amos, «Ben ne peygamberdim ne de peygamber oğluydum» diye karşılık verdi, «Yalnızca sığır yetiştirirdim. Yabanıl incir ağaçlarına bakardım.
15. RAB beni sürünün ardından aldı, ‹Git, halkım İsraile peygamberlik et› dedi.
16. Şimdi kulak ver RABbin sözlerine: «İsraile karşı peygamberlik etme,İshak soyuna karşı konuşma!› diyorsun.
17. Bu yüzden RAB şöyle diyor:‹Karın kentte fahişe olacak, Oğulların, kızların kılıçtan geçirilecek.Ölçü ipiyle paylaşılacak toprağın,Sen ise kirli sayılan toprakta can vereceksin.İsrail halkı kesinlikle ülke dışına,Sürgüne gönderilecek.»
(Amos 7:9-17)

Ne iyi, ne güzeldir, Birlik içinde kardeşçe yaşamak!


1. Ne iyi, ne güzeldir,Birlik içinde kardeşçe yaşamak!
2. Başa sürülen değerli yağ gibi, Sakaldan, Harunun sakalından Kaftanının yakasına dek inen yağ gibi.
3. Hermon Dağı'na yağan çiy, Siyon dağlarına yağıyor sanki. Çünkü RAB orada bereketi, Sonsuz yaşamı buyurdu.
(Zebur 133:1-3)

Ayna ve İyi İsmin Üstadı – Baal Şem Tov


Baal Şem Tov (İyi İsmin ustası) olarak bilinen İsrael Ben Eliezer, Doğu Avrupa’daki Musevi Sufi-Mistik(Hasidim) hareketin kurucusu ve lideridir.

Ukrayna’nın güneybatısında 18.yy’da fakir bir ailenin çocuğu olarak doğmuş, küçük yaşta öksüz kalmıştır.

Baal Şem Tov’a göre, neşe ile dua etmek, Tanrı’ya mistik olarak ulaşmanın esas yoludur. Mistik öğretide, İbadethanede dua etmek yerine bireyler ve gruplarla sohbetler yaptığı söylenir .

Bağışın önemini vurgulayan Baal Şem Tov, tutsak ve esirlerin kefaletlerini toplamaya çalışmıştır.

Öğretisi , ibadetle ilgili neşe, İnananların hayatlarının her anında, özellikle dua ettiklerinde özümseyebilecekleri bir davranış biçimidir.. Zamanında, nevi şahsına münhasır tavrı, iyi bir yaşam sürmek isteyen Hasidlere tarih boyunca ilham kaynağı olmuş ve olmaktadır.

Baal Şem Tov ve onun yolunu izleyen Mistik Hanedanlar ve bu Hanedanların takipçileri, genelde Baal Şem Tov’dan hikayelerle motive olmaya, kendi Mistik hareketlerinde büyük ehemmiyet vermişlerdir.

Baal Şem Tov’un Musa adında çok fukara bir talebesi varmış. Bir gün İyi İsmin Üstadı’nı ziyaret etmeye ve tavsiyesini almaya karar vermiş. Baal Şem Tov, Musa’yı mübarek kılmış. Maddi olarak iyi duruma geldiği zaman etrafındakilere sadaka vermeyi anımsamasını söylemiş.

Aradan yıllar geçmiş. Musa’nın çok zengin bir tüccar olduğu havadisi gelmiş İyi İsmin Üstadı’na. Maalesef Musa’nın sadaka verme hususunda hiçte anlayışlı olmadığı bilgisini de iletmişler Üstada.
İyi İsmin Üstadı, birkaç müridini de yanına alarak Musa’nın yaşadığı kasabaya doğru yola koyulmuştur.

Kasaba ’ya vardıkları zaman Varlıklı Musa’nın evini sormuşlardır. Ahali malikânenin yerini göstermişler. Baal Şem Tov ve Müritleri, Musa’nın evine varmışlar. Kapıdaki Musa’nın adamları Baal Şem Tov ve Müritlerini içeri almak istememişler ve göndermeye çalışmışlardır.

Son anda Musa, tesadüfen seslerini duymuş ve onu mübarek kılan Pir’ini içeri buyur etmiş.

İyi İsmin Üstadı, malikaneyi bir güzel dolaştıktan sonra, pencerenin önünde durmuş.

Musa’ya sokağı görüp görmediğini sormuş. Musa gördüğüne ifade etmiş. Sokaktaki Saka Yakup, Fırıncı İlyas, Bacacı Bünyamin, Ayakkabıcı Yusuf ve diğeri var demiş.

Pekala demiş, İyi İsmin Üstadı Ben Eliezer, aynanın yanına durmuş. Bu cama baktığında bir şey görebiliyor musun diye sual etmiş. Musa, kendimi görüyorum demiş.

Bunun üzerine İyi İsmin Üstadı Ben Eliezer, Ne için diğer camdan baktığında bir sürü şahsı görebiliyorsun da, bu camdan baktığında sadece kendini görüyorsun diye sormuş.

Musa ise, bu aynadır, arka tarafına gümüş sürüldüğünde insan diğer tarafı artık görmeyip, yalnız ve yalnız kendini görür diye söylemiş.

İyi İsmin Üstadı Ben Eliezer, Asıl tüm problem budur!!! Diye Musa’nın lafını hemen kesmiş.

Azıcık bile olsa gümüşü sürdüğünde, Ademoğlu başkalarını görmeyi unutup, yalnız kendi şahsını hep görmeye başlar.


Kaynak: Baal Şem Tov’un Hikayeleri


Hz. Yakub’un Merdiveni - Avraham İşcen


Hz. Yakub’un Malum Rüyası ve Mübarek Merdiven çoğu kutsal metinde ve/veya öğretilerde önemli bir yer teşkil eden bir fenomen, bir sembol ve/veya bir olaylar dizisi, ibret alınması gereken tarihi bir vak’adır.

Yakup kimdir? Yakup ne demektir?

Yakup’un Babası İshak, Büyükbabası ise İbrahim’dir. Doğum sırasında ikiz kardeşinin topuğunu tuttuğu için O’na Yaakov yani Topuk anlamına gelen ismi verilmiştir.

Hz. Yakub’un Rüyası Sembolik olmaktan da öte bir dizi olaylar silsilesidir.

Genelde bilindiği gibi Hz. Yakub rüyasında Merdivenden inen ve çıkan bir dizi melek görmüştür. Olayın bilinen kısmı budur.

Nedense hiç kimse kaç meleğin merdivenden çıktığı veya indiği ve/veya inmediğini merak etmez, bilmez, bu meleklerin bir adı var mıdır?Bu Melekler kimlerin melekleridir? Hz. Yakub’un bu meleklerle olan ilişkisi nedir?

Bu yazımda Hz. Yakub’un Merdivenini daha detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
O gece Allah, Kendisini Yakub’a bir rüyada gösterdi. İsteği gelecekte yaşacak bütün olaylarda Allah’ın ona yardımcı olacağı hususunda ona güven vermek, Hz. Yakub’u cesaretlendirmekti.

Hz. Yakub rüyasında yeryüzünden göğe doğru uzanan bir merdiven görür.

Bir melek merdivenden yukarı doğru çıkıyordu. Bu meleğin Babil İmparatorluğunun Koruyucu Meleği olduğunu anladı. Melek merdivenin yetmiş basamağını tırmandı.

Hz. Yakub o zaman ahfadının yetmiş yıl boyunca Babil’de sürgünde kalacağını anladı.
Melaike yetmişinci basamağa geldiğinde düştü ve Hz. Yakub yetmiş yıl sürgün kaldıktan sonra Ahfadının Babillilerin egemenliğinden kurtulacaklarını anladı.

Daha sonra, Hz. Yakub Med’in Sar’ı koruyucu meleğinin merdivenden çıktığını gördü. Melaike 52 basamak tırmandı ve düştü. Sonuç olarak Hz.Yakub Med zulmünün 52 sene sonra sona ereceğini anladı.

Ardından, Antik Yunanlıların Koruyucu Melaikesinin 120 basamak çıktığını ve sonra tepetaslak aşağı düştüğünü gördü. Hz. Yakub böylece Yunan sürgününün ne kadar yıl süreceğini anladı.
Sonunda Hz. Yakub Edom Milletinin Sar’ı yani Koruyucu Meleğinin merdivenden yukarıya tırmandığı gördü. Melaike gittikçe daha yukarıya tırmanıyordu, onunkisi sanki en yüksek semalara doğru sonu gelemeyen bir tırmanıştı. Hz. Yakub o Edom’un Sar’ının düştüğünü görmeyince panik oldu.

Allah’a Bu dördüncü sürgünün sonu gelemeyecek mi? diye sual etti.

Allah, Sonu gelecek diyerek onu avuttu. Melaike yıldızlara kadar tırmansa da vakti geldiğinde Ben onu kendim al aşağı edeceğim dedi.

Hz. Yakub, ulusların meleklerinin şöyle dediğini işitti: Bu Yakub gelecekte cihanı yönetecek ve tüm krallıkları egemenliğine alacak. Şimdiden onu öldürelim!!!

Ancak Allah’ın Kendisi Hz. Yakub’u korumak için geldi ve onun üzerinde durdu.

Ardından Hz. Yakub’a yeni bir görüntü gösterildi.
Merdiven gelecekteki Hz. Süleyman’ın Mabedi’nin sunağına çıkan rampayı simgeliyordu.
Hz. Yakub orada meleklere benzeyen Kohenlerin sunağın rampasından tezce inip çıktıklarını ve büyük bir şevkle kurban ve kutsal diğer işleri yaptıklarını gördü. Sonradan da ikinci Süleyman Mabedi’nin yeniden inşa edildiğini gördü.
Hz. Yakub gelecekteki bir başka olayı da gördü.

Bu olay Tevrat verilişiydi.

Merdiven göğe kadar yükselen alevler içinde Sina Dağını simgeliyordu. Hz. Yakub ahfadının bu dağın eteklerinde durduğunu ve Tevrat’ı aldıklarını gördü. Bu vizyonda Melaikeler, Sina Dağına çıkan Hz. Musa ve Harun’u simgeliyorlardı. Harun dağda kaldı, Hz. Musa ise Allah’dan aldığı Levhaları almak için Gök’ e yükseldi.

Hz. Yakub’a gelecekle ilgili başka bir bilgi daha verildi. Yukarıya çıkmış Sar’ların yolculuğu süresince şimdiye ona eşlik etmiş Kutsal Toprakların Melekleri olduğunu gördü.

Şimdi Kutsal Toprakların hududuna geldiği için, bu melekler Gçklere geri döndüler ve onu Kutsal Topraklar dışında korumakla görevli olan yeni Melekler gökten indiler. birden tüm Melaikeler yok oldular ve Hz. Yakub üzerinde onu korumaya hazır duran Allah’ın Kendisini gördü.

Allah, Ben Baban İbrahim’in Allah’ıyım ve Baban İshak’ın Allah’ıyım. Üzerinde yattığın toprak senin ve ahfadının olacaktır. Hz. Yakub Allah’ın kağıttan bir haritayı katlar gibi tüm kutsal toprakları katladığını ve başının altına koyduğunu gördü.

Allah ona, Ahfad!ın toprağın tozu gibi olacak. Toprak nasıl dünyanın temeliyse, çocukların da dünyanın temeli olacaktır. Tüm dünya soyun sayesinde kutsanacak dedi.
Hz. Yakub uyandı. ve rüyasında Allah’ın onula konuştuğunu anladı.
Başını koymuş olduğu taşı kaldırdı ve tanık olmuş vahyi anmak için bir anıt olarak dikti. Bu nedenle Allah tarafından kendisine verilen yağı taşın üzerine döktü. Bu şekilde ahfadından gelecekte Kohen ve Sultan olmak için başlarına yağ döküleceğini belirtti.
Sonra Hz. Yakub secde etti ve bir adakta bulundu.

Allah yolunda benimle olur ve beni dedikodu yapmaktan, ahlaksızlıktan, cinayetten ve paganlıktan korursan ve böylece babamın evine manevi açıdan ve fiziksel açıdan kusursuz avdetimi niyaz edersen, Sana burda Şükür Ve Yakı Kurbanları sunacağım.

Yiyecek ve giyecek verirsen Sana kazandığım herşeyin onda birini vereceğime ant içiyorum dedi.

Kaynak: Midraş DeRabanan

Kırmızı İpin Gizemi - Avraham İşcen

 

Adem Aleyhisselam-Adam Ha-Rişon’un yaratılışını 5776′üncü kez idrak ettiğimiz şu günlerde Kırmızı İp konusunu biraz olsun irdelemek istiyorum.

1990 yılından bugüne kadar çok yaygın bir şekilde ülkemizde de adet ve moda haline gelmiştir.

İlk zamanlarda Amerika Birleşik Devletlerinde, Madonna, Michael Jackson, Rossie O’Donnell, Ashton Kutcher, Demi Moore, Paris ve Nicky Hilton, Gwyneth Paltrow(iç), Lindsay Lohan, Nicole Richie, Charlize Theron, Mariah Carey, Kylie Minogue, Naomi Campbell, Britney Spears, Goldie Hawn, Kurt Russell, David ve Victoria Beckham, Avril Lavigne, Zac Efron gibi ünlülerin taktıkları Kırmızı İp neden kırmızıdır? Anlamı nedir? Kökenleri nereye dayanır?

Kırmızı İp’in kökenleri Musevi Sufizmi diye de adlandırılabilecek Kabala öğretisine dayanmaktadır. Kabala kelimesi anlam itibariyle kabul etmek ve kabullenmek manasına gelir.

Kırmızı İp’in kötü gözden (İbranice-Ayin Ara) koruduğuna inanılır. Bir çeşit tılsım özelliği taşımaktadır.

Avrupa Musevilerinin genel olarak kullandığı lisan olan Yidiş (Musevi-Almancası) “royte biyndele” denir. Binlerce yıllık Musevi Sözlü Külliyatına göre Hz Yakub, eşi Rahil ve onun Beytüllahim (BethLehem)’de bulunan kabri ile ilişkilendirilir.

Kabala Öğretisine göre Kırmızı çok büyük öneme sahiptir. Kırmızı kendi bünyesinde kan-toprak ve insan üçlemesini barındırır.

Tüm bu kelimelerin İbranice kökeni Kırmızı-Adom, Toprak-Adama, İnsan-Adam, Kan-Dam’dır. Bu trioloji Tanrı ile insanın tek vücud olduklarını simgeler. Kan aynı zamanda Hz. Süleyman’nın Mabedinde icra edilen Kurbanları ve Adak Kurbanları simgeler.

Müminler Mısır’ın ilk doğanlarını öldüren beladan kurtulmak için kurban kesip kanlarını kapılarının üst kısımlarına sürmüşlerdi.

Rahil ve Hz.Yakup’un birbirine olan muazzam sevgisi ve Allaha olan kuvvetli imanlarının hikayesidir. Hz.Yakup abisiyle aralarında olan anlaşmazlıktan dolayı, annesi Hz.İshak’ın eşi Refika’nın yardımıyla dayısı Lavan’nın yanına Harran’a kaçar. Lavan’nın yıllarca türlü hilelerine kurban olurlar. En sonunda Rahil ile birbirlerine kavuşurlar.

Çok uzun bir süre Hz.Yakub’un diğer eşi ona evlatlar vermesine rağmen Rahil Anamız, Hz. Yakup’a evlat veremez. Tanrıya olan kuvvetli imanı sayesinde çocukları olur.

Hz. Yakup’un soyu asıl itibariyle ondan devam eder. Bu Kırmızı İpler, Beytüllahimdeki Rahil Anamızın Kabri etrafına sarılmıştır.

Rahil’in imanı, iyi kalpliliği ve alçak gönüllüğünün bu ipleri takanlara geçtiğine inanılır.

Binlerce yıllık külliyata göre Kırmızı İp sola 7 düğüm atılarak bağlanırken bağlayan kişi Aşer Yatsar duasını okumalı, bağlanılan kişide bir dilekte bulunmalıdır.

Kırmızı İpin sol kola yedi defa düğümlenerek bağlanması, haftanın yedinci günü olan Şabat gününü, dünyanın yedi günde yaratılmasını, Hz.Süleyman’ın Kudüs’teki Yedi Kollu Şamdanını, sol tarafa bağlanması ise kalbe daha yakın taraf olmasını temsil eder.

 

11 Ağustos 2015 Salı

Pesah – Kendi Sürgünümüzden Özgürleşmek - Avraham İşcen



Kadim İbrani takvimine göre 5775 yılındayız. Çok uzun zamandır ilk defa 5774 yılında Torat Moşe-Musa’nın Tevratına yar olan farklı Musevi mezhepleri olan Rabanim, Karaim ve Şomronim aynı günde kutlu bir dönem olan Pesah’ı idrak ettiler.

 Kimileri bu derin sürecin mistik sembollerini uygularken, kimileri Hz. Musa-Moşe’nin Sinay Dağı-Ar Sinay’ında Allah’a secde ettiği gibi dua edip secde ediyor, kimileri ise Hz. Süleyman’ın Mabedinde kadim inanlıların yaptığı gibi Pesah’ta Korban-Kurban kesiyorlar.

Tüm Tek Tanrılı Dinlerin Kutsal Kitaplarında bahsedilen bu derin ve kadim süreç nedir?
İnsanlara neden anlatılmıştır?
Ademoğluna-Bene Adam’a vermek istediği anlam ve mesaj nedir?

Pesah kelime manası itibariyle üzerinden atlamak demektir.

Pesah dediğimiz bu kutlu süreçte kim ve neyin üzerinden atlamıştır?

Edebi olarak süreç şu doğrultudadır.

Kıtlıktan kaçan maaminler-müminler, kendi kardeşlerinin mucizevi bir şekilde Mısır Padişahının Veziri Azamı olmasına binaen diyar-ı Mısıra davet edilmişlerdir. Mısırda yüzyıllarca ikame etmişlerdir. Hatta büyük bir kısmı Mısır’ın adet ve geleneğini benimsemeye başlamıştır.

İşte bu asimilasyonun en doruk noktasında olduğu anda Kutsal bir ” El ” onlar için bir ” farkındalık” oluşturmuştur. Onları kutsal bir şekilde Mısırdan azad etmiştir.

Mısır, Kadim İbrani Dilinde Mitsrayim( Miçrayim) demektir. Kelime manası ise kısıtlama demektir.

Mısırdan çıkış hikayesinde önemli olan nokta aslında şudur.

Biz Ademoğulları-Benei Adam olarak hala Pesah(üzerinden atlama) durumdayız.

Hala, Mısır-Mitsrayim(Kısıtlama-Yabancılaşma)dayız.

Avadim Ayinu LeParo-Firavununun Köleleriydik. Hala köleleriyiz ama şimdi kendi seçtiğimiz veya zorunda bırakıldığımız Firavunların hizmetinde, güzel paketlenmiş şık Piramitlerde çalışıyoruz.

Şu anda Mısırımız eskisi gibi fiziksel değil. Atmosferimizi oluşturuyor.

Her an, her yerde, adeta içimize çektiğimiz her nefeste. Bu devirde insanlar, sürgünü(Galut-Golus) kendi gönüllerinde yaşıyorlar.

Hayat diyerek sıradanlaştırdığımız bu mucizeler silsilesi, Ademoğlunu, kendi Ademliğinden sürgün ediyor. Dünyadaki tüm sorunlar, İnsanın, insanı, İnsan-Adem olarak görmemesinden kaynaklanıyor. Adem, Ademliğini unutunca, Tanrı-Allah-HaŞem ile olan bağını da unutuyor
.
Mısırdan Çıkış hikayesinde, inananların(müminlerin-maaminlerin) kendi vatanlarına geri dönmeleri( Avdet-Aliya) gibi, Ademoğullarınında kendi saadetleri ve yükselişleri, ancak kendi vatanları olan gönülleri ve insaniyetlerine geri dönüşleri ile mümkün olacaktır.

 

Gizemli Dağ Gerizim-Kahinler Milleti - Avraham İşcen


 
 
Gerizim Dağı, Samari İbranicesi-Ar Gerizim, Arapça-Cabal Carizim, Tiveriya İbranicesi- Har Gerizim.

Nablus’ta bulunan iki dağdan biridir. Nablus(Şehem) şehri binlerce yıl çeşitli dinler için büyük kutsiyete sahip bir bölge olmuştur. Şehrin güneyinde Gerizim Dağı, kuzeyinde ise Ebal Dağı bulunur. Gerizim dağı deniz seviyesinden 881 metre yüksekte bulunur.

Gerizim Dağı tarihin gizemli sayfaları arasında kaybolmuş veya kaybolmaya zorlanan kadim bir mezhep ve mübarek bir soya ev sahipliği yapan kutsal bir dağdır. Bu halka Samari, Şomronim veya Şamerim denilmektedir. Dünyada bu kadim mezhebe mensup sadece 750-800 kişi vardır. Gerizim Dağına yakın Kiryat Luza köyünde yaşamaktadırlar. Şomronilere göre Gerizim Dağı İbrahim Babamızın( Avraham Avinu) oğlu İshak Babamızı( Yitzhak Avinu), İsmi Mübarek Olana Korban olarak sunduğu yerdir. Bu nedenle Şomronilere göre Kudüs( Yeruşalayim)deki Tapınak Dağından daha önemli görülmektedir.

Şomroniler, Pesah Bayramında kadim zamanlardan beri Adı Mübarek Olana Gerizim Dağında Korban sunma vecibesini yerine getirmektedirler.

Şomroniler, Tevrata(Tora) göre Mısırdan çıkıp Kenaan topraklarına ilk girildiğinde İsraeloğullarının, iki ayrı gruba ayrılarak Gerizim Dağı ve Ebal dağında dualarla bunu kutladıklarına inanmaktadırlar. Şomroniler soylarını, kadim zamanlardan beri tuttukları soy küyükleri aracılığıyla, Hz Musa’nın kardeşi Harun(Aharon) ve Yusuf(Yosef)’in oğullarına dayandırmaktadırlar.

Şomroniler, Babil İmparatoru Nebukadnezar tarafından sürgün edilmemişlerdir. Kadim zamanlardan beri etraflarında yaşayan hiç bir halkla karışmadan Hz Musa’nın Kadim öğretilerini ilk günkü gibi muhafaza etmişlerdir. Şomronim-Şamerim kelime anlamı itibariyle Kanunun Bekçileri manasına gelmektedir. Babil Sürgününün yaratmış olduğu dini ve siyasi boşluktan dolayı sürgünde Hz.Musa’nın Tora(Tevrat)’ından çeşitli sözlü külliyat yazılması suretiyle sapmalar olmuş ve yazılı Tora(Tevrat) ve kendi içinde de zıtlaşan bir sözlü külliyat icat edilmiştir. Bu tarihi fenomen- zaman içinde Şamerilerle, sşzlü ayrıksı geleneğin öncü otoriteleri olan Rabbanlar arasında ciddi sürtüşmelere neden olmuştur. Şomrniler hala Dini ve Toplumsal olarak Kohen ve Levi (Kahinler) Ailelerinin liderliğinde hayatlarına devam etmektedirler. Hz. Musa’nın öğretilerini Sinay dağındaki şekliyle birebir uygulayan Şomronilerin ibadetleri Musevilik sonrası dinler olan Süryani Hirstiyanlığı ve İslam’ın ibadet şekilleriyle çok büyük oranda benzerlikler taşımaktadır.

Şomroniler dünya üzerinde Asli İbrani Alfabesini kullanan tek halktır. Şu anda dünya üzerinde İbrani Alfabesi olarak bilinen alfabe ise Nebukadnesar’ın Babile sürgün ettiği İsraeloğullarının sonradan benimsedikleri Babil Alfabesinden başka bir şey değildir.

Bu kadim öğretilerine bağlı bir grup idealist Şomronim Bilgeleri, Kutsal topraklardan çokarak Hazar Diyarı, Kafkasya, Kırım ve Deşti Kıpçak bölgelerine giderek o bölgelere yerleşmiş ve bölgelerdeki yerel halklar arasında tek Tanrıcılığın temellerini atmışlardır.

9 Ağustos 2015 Pazar

J'accuse-Nisan 1997-Aryeh Machluf Deri'nin İbrani Üniversitesi Stadyumundaki Konuşması

J'accuse-Nisan 1997-Aryeh Machluf Deri'nin İbrani Üniversitesi Stadyumundaki Konuşmasının Türkçe Tercümesi...

Onbinlerce Şas Destekçisine yaptığı konuşma.


Bugün seküler İsraelliler, Şas'ın İsrael'in seküler karakterini değiştirmesinden korkuyorlar. Kendilerini Siyonist olarak adlandırıyorlar, ancak onlar gerçek anlamda Siyonist de değiller. Onların  mensup olduğu hareket, sapkınlık hareketi. Bizim anne ve babalarımızı ilkel varlıklar olarak görmekteler. Onları dönüştürmek istiyorlar. Onları hayat şartlarının ağır olduğu uzak köylere ve kasabalara gönderiyorlar. Onların çocuklarına işe yaramaz bir eğitim veriyorlar. Biz gelip bu insanlarla ilgilenene dek, onlar uzaklarda ızdırap çekiyorlardı. Bizlerden korkmalarının sebebi işte budur. Bize yaptıkları zulüm de bundandır. Bu zulüm, hem etnik hem de dini. Ama bizi ne kadar aşağılarlarsa biz de o kadar güçleneceğiz. İsrael Devleti'nin karakterini bizler değiştireceğiz.

Şas Partisi Lideri Aryeh Machluf Deri'nin konuşmasının Türkçe Tercümesidir(Kendisi aslen Fas asıllıdır)