Popüler Yayınlar
-
Memleketin en zenginlerinden Hanlar,hamamlar sahibi Halil bey’in karısı birde kızı varmış. Her yaz onları orman içinde saray gibi evi olan...
-
Hz. Yakub’un Malum Rüyası ve Mübarek Merdiven çoğu kutsal metinde ve/veya öğretilerde önemli bir yer teşkil eden bir fenomen, bir sembol ve...
-
Adem Dedikleri Bu Adem dedikleri El ayakla baş değil Adem manaya derler Surat ile kaş değil. Gerçi et ve deridir Cümlenin serveridir. Hakkın...
-
Sünbülzade Vehbî (1718?, Maraş - 29 Nisan 1809, İstanbul), 18. yüzyılın dîvan şairlerindendir. Asıl adı Mehmet olup, Maraş'ta 'S...
-
Çeşitli vesilelerle televizyon programlarında ve belgesellerde bazen gördüğümüz ama haklarında fazla bir bilgimizin olmadığı bu...
-
Yıl 1979, Amerika, Georgia eyaleti , Elberton’da sıcak bir Haziran ayında Tate Sokağındaki ofise öğle saatlerinde şık takım elbiseli biri...
-
Lilith kimdir? Bizimle akrabalık derecesi nedir? Günlük hayatımızdaki hangi alışkanlarımızı etkilemiştir? Lilith etimolojik olarak, Arapç...
-
Cumhuriyetimiz ve Basınımız-Jozeph Pulitzer Cumhuriyetimiz ve basınımız, birlikte zirveye ulaşacaklar ya da birlikte dibe çökeceklerd...
-
Gerizim Dağı, Samari İbranicesi-Ar Gerizim, Arapça-Cabal Carizim, Tiveriya İbranicesi- Har Gerizim. Nablus’ta bulunan iki dağda...
-
Baal Şem Tov (İyi İsmin ustası) olarak bilinen İsrael Ben Eliezer, Doğu Avrupa’daki Musevi Sufi-Mistik(Hasidim) hareketin kurucusu ve lider...
15 Eylül 2015 Salı
Cumhuriyetimiz ve Basınımız-Jozeph Pulitzer
Cumhuriyetimiz ve Basınımız-Jozeph Pulitzer
Cumhuriyetimiz ve basınımız, birlikte zirveye ulaşacaklar ya da birlikte dibe çökeceklerdir. Yetkili, çıkar gütmeyen, kamu hizmetinin bilincinde olan, doğru olanı ayırt edebilecek akla, eyleme geçebilecek cesarete sahip olan bir basın, toplumsal ahlakta şart olan fazileti koruyabilecektir. Buna sahip olamayan bir halk hükümeti, dolandırıcılık ve palyaçoluktan ibarettir. Hayasız, para düşkünü, demagojik ve yozlaşmış bir basın, uzun vadede kendisi kadar aşağılık bir halk yaratacaktır! Cumhuriyetimizin geleceğine yön verebilme iktidarı, gelecek nesillerdeki gazetecilerin elindedir.
Etiketler:
Basın,
Cumhuriyet,
jozeph,
Özgür,
özgürleşme,
özgürlük,
pulitzer
1 Eylül 2015 Salı
Kim Bu Mormonlar? Babil'in Kayıp Çocukları mı? Amerikan Yerlilerinin Ataları mı?
Çeşitli vesilelerle
televizyon programlarında ve belgesellerde bazen gördüğümüz ama haklarında
fazla bir bilgimizin olmadığı bu Mormonlar kimlerdir?
Neye inanırlar?
Nasıl yaşarlar? Dinlerinin kökenleri neye ve/veya nereye dayanmaktadır?
Mormon kelimesinin
anlamı Mormon kaynak sularından, duru bir sudan (Mormon kitabı-Mosiya 18:5)
geldiğine, anlamının "more good" daha iyi olmak olduğuna inanırlar.
Kilise üyeleri Joseph’in Palmyra, New York yakınlarında bir tepeye, Moroni olarak bilinen bir melekten çok eski zamanlardan kalma kayıtları almak için yönlendirildiğine inanırlar.
Mormonlara göre,
Mormon Kitabı, Kutsal Kitap'la karşılaştırılmaya değer, kutsal yazılardan
oluşan bir kitaptır. Tanrı'nın eskiden Amerika kıtasında yaşamış olan insanlarla
kurduğu ilişkilerin bir kaydıdır ve sonsuz Sevindirici Haber’in bütününü
içerir.
Bu kitabın, birçok eski peygamber tarafından peygamberlik ve vahiy ruhuyla yazıldığına inanırlar. Mormonlara göre, eski peygamberlerin altın levhalara yazılmış olan sözleri Mormon adlı bir peygamber-tarihçi tarafından aktarılmış ve özetlenmiştir. Bu kayıtlar iki büyük uygarlığın kayıtlarını anlatır. Uygarlıklardan biri m.ö. 600 yılında Yeruşalayim’den-Kudüs'den gelmiş ve daha sonra Nefililer ve Lamanlılar olarak bilinen iki farklı millete ayrılmıştır. Diğer uygarlık ise çok daha önce, Rab, Babil Kulesi'ndeki halkın dilini karıştırdıktan sonra gelmiştir. Bu grup Yaredliler olarak bilinir. Binlerce yıl geçtikten sonra Lamanlılar hariç, herkes yok olmuştur. Bu insanlar Amerika kıtasındaki Kızılderililer'in asıl atalarıdır.
Mormonlara göre,
Mormon Kitabı’nda kaydedilen en önemli olay, İsa 'nın dirildikten hemen sonra
Nefililer’in arasında vermiş olduğu kişisel hizmettir.
Mormon yazdıklarını
tamamladıktan sonra kayıtları oğlu Moroni'ye teslim etmiştir; o da kendisinden
birkaç kelime ekleyip levhaları Kumora tepesine saklamıştır. 21 Eylül 1823
tarihinde aynı Moroni, bu kez yücelmiş ve dirilmiş bir kişi olarak Peygamber
Joseph Smith'e görünür ve ona bu eski kayıtlar hakkında bilgi verir; bu
kayıtların İngilizce diline çevrilmesinin Tanrı'nın isteği olduğunu bildirir.
Zamanı gelince
levhalar Joseph Smith'e verilir; o da bunları Tanrı'nın verdiği armağan ve
güçle tercüme eder.
Bu kayıt hakkında
Peygamberleri Joseph Smith: "Kardeşlere, Mormon Kitabı'nın yeryüzündeki
bütün kitapların en doğrusu ve bizim dinimizin kilit taşı olduğunu ve
insanların herhangi başka bir kitaptan daha çok, bu kitabın ilkelerine uyarak
Tanrı'ya daha çok yaklaşabileceklerini söyledim" demiştir.
Altın levhalara
işlenmiş bu kayıt İsa zamanında Amerikan kıtasında yaşamış halkın tarihini
içermektedir. Mormonlar, Amerikanın yeni vaat edilmiş topraklar olduğuna
inanırlar. Kutsal Kitaplarında Amerika'dan hiçbir kralın egemen olmadığı özgür
bir ülke olacak diye bahsi geçer.
Mormonların mensup
oldukları kiliselerinin adı İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi'dir.
Bir tarikat
değildirler. Joseph Smith İsa Mesih’in Son Zaman Azizleri Kilisesi’nin kurucusu
ve ilk başkanıdır.
O ve beş arkadaşı
Kilise’yi resmi olarak Fayette, New York’ta 6 Nisan 1830’da kurmuşlardır.
27 Haziran 1844’de
öldürülünceye kadar Kilise’ye başkanlık etmiştir. Onun liderliği altında Kilise
üye sayısı altı kişiden 26 bin kişinin üzerine çıkmıştır.
Joseph Smith bu
levhaların çevirisini yaklaşık 3 ayda yapmıştır ve Mormon Kitabı ilk kez New
York’ta E.B. Grandin tarafından 1830’da basılmıştır.
Joseph Smith
muhtemelen en çok Mormon Kitabı: İsa Mesih Hakkında Başka Bir Tanıklık’ın
tercümesini yapmasıyla bilinir. Kürtaj tecavüz, ensest ve anne hayatı tehlikede
olduğu zamanlar dışında tasvip edilmez. Mormonlar arasında poligami, yani çok
eşlilik yoktur.
Kiliseleri 1830
yılında kurulmuştur. Tanrı'ya inanırlar ve sadece O'na dua ederler.İsa'nın
O'nun Oğlu olduğuna, Mesih olduğuna inanırlar.
Mormonlara göre,
Joseph Smith, kıyametten önce son dönemin ilk peygamberidir. Şu an hala başka
yaşayan bir peygamber de vardır.
2013
istatistiklerine göre bugunkü sayıları 15 milyonu geçmektedir. Bu rakamlar son
yıllarda her sene yaklaşık 250-300 bin kişi artar. Türkiye'deki Mormon
Cematinin sayısı 400 civarındadır. Türkiye Mormon Cemaati yaklaşık olarak 200
senelik bir geçmişe sahiptir. Türkiyede hala aktif olarak ibadethaneleri
mevcuttur.
Mormonlar Kutsal
Kitap'a (Eski Ahit ve Yeni Ahit) inanırlar.
Mormon Kitabına,
Öğreti ve Antlaşmalar kitabına ve Hz. Musa ile Hz.İbrahim'in yazılarını içeren
Çok Değerli İnci kitabına da inanırlar.
Pazartesi akşamları
ailece eğlenirler. Cuma akşamları anne ve baba birlikte dışarı çıkarlar.
Yaşgünü, evlilik
yıldönümü ve bayramları kutlarlar. Kilisede haç kullanmazlar, ibadet salonlarında heykeller ve resimler bulunmaz.
Mormonlar ezbere
dualar etmezler, pazar günleri 3 saatliğine kiliseye giderler.
Hafta arasında da
dans, izcilik gibi kilise aktivitelerine katılırlar.
Mormon gençler
izcidirler, izciliğin en yüksek rütbesi kartal unvanını kazanırlar.
Mormonlar
tapınaklarda sonsuz evlilik antlaşması adı altında birbirlerine mühürlenirler.
Mormonlar'ın
kiliselerinde büyük bir salon ibadet salonu olarak kullanılırken, arkada kültür
ve spor salonu bulunur.
Burada tam saha
basketbol ve voleybol sahası vardır. Spora çok önem verirler. Tiyatro
faaliyetleri için sahneleri vardır. Dans etmeyi, müziği, özellikle piyano
çalmayı çok severler.
Mormonlar
evlenirken ya da kabul törenleri için kiliselerinin büyük kültür ve spor
salonlarını ücret vermeden kullanabilirler.
Mormonlar Tanrı'ya olan sevgilerini insanlara hizmet ederek gösterirler. Kiliselerinde hiç kimse para kazanmaz. Her şey gönüllü olarak yapılır. Yani profesyonel bir ruhban sınıfı yoktur. Herkesin kendi işi gücü vardır. Bir su tesisatçısı olsun kim olursa olsun, Allah'ın lütfunu kazanmışsa ve bilge bir kişiyse Tanrı'dan alınan ilhamla kilisenin başkanı ya da gözetmeni olabilir.
Mormonlar içki içmezler, sigara içmezler, kahve içmezler, çay yerine bitki çayları içerler. Uyuşturucu kullanmazlar. 1833 yılından beri bunları yapmazlar, yani Kiliseleri kurulduktan 3 yıl sonra Tanrı bir vahiy göndererek bunları yasakladığına inanırlar.
Mormonları başarılı kılan sebeplerden biri de kişisel vahiydir. Vahiy almak sadece peygamberler için değil, herkes için mevcut bir kaynaktır.
Mormonlar ölünceye kadar öğrenmek felsefesi ile öğrenmeye, diploma almaya. sertifika almaya ve kitap okumaya devam ederler.
Kaynaklar
www.historyofmormonism.com
www.lds.org/scriptures/bofm?lang=eng
31 Ağustos 2015 Pazartesi
Ahlak, Din ve Buz- Horace Greeley
Ahlak ve din, buz gibi esen rüzgarlardan korunmak için sokaktaki boş fıçıların arkasına çömelenler, kaldırımlarda buldukları kırıntılarla hayatta kalmaya çalışanlar için boş birer kelimedir.
19 Ağustos 2015 Çarşamba
Amerikan Klavuztaş’ının Gizemi - Avraham İşcen
Yıl 1979, Amerika, Georgia eyaleti , Elberton’da sıcak bir Haziran ayında Tate Sokağındaki ofise öğle saatlerinde şık takım elbiseli birisi gelir ve bir anıt yaptırmak istediğini söyler.
Ofisteki herkes başka şeyler meşgul olduğu için sahibi bu esrarengiz şahısla görüşmeyi kabul eder. Fendley Granit’in direk olarak halka satılmadığını sadece toptan satış yapıldığını iletir. Bu talepte bulunan şahıs kendini Robert R.C. Christian olarak tanıtır. Gizemli şahıs yapılmasını istediği insanlık için yaptırmak istediği bu anıtla ilgili olarak detaylı bilgiler verir ve fiyatını öğrenmek ister. Fendley bu şahısı yarım saat kadar dinledikten sonra niyetinin ciddi olduğunu anlar ve ölçülere istinaden hesaplamalara başlar. Fendley ücretin yüksek olmasına rağmen şahısın hiç etkilenmediğini gözlemler. Christian, bu anıtı yaptırmak isteyenlerin Tanrı inancı olan küçük bir grup sadık Amerikalı olduğunu ifade eder ve niyetlerinin gelecek nesilere bir mesaj bırakmak istediklerini söyler. Bu inşaatı finanse eden grubun sponsorlarının isimlerinin gizli kalmasını istediklerini ve özellikle kendi isminin de bir takma ad olduğunu ifade eder.
İnsanlık tarihi boyunca bu tarz anıtlar bir olaya ve bir kişiye ithafen onları hatırlamak için yapılmıştır ama sadece bir anıt farklıdır. Bu anıt gelecek için bir kılavuz olması amacıyla yapılmıştır. Amerika’nın kendi Stonehenge’i 22 Mart 1980 senesinde Georgia eyaletinin uzak bir köşesinde ortaya çıktı. Bu dev taşkitabe 5.87 metre yüksekliğinde 110.000 kg ağırlığındadır. Bir levha merkezinde olmak üzere etrafında merkeze dönük 4 devasa levha bulunur. Bu taş levhalara dünyanın en yaygın konuşulan 8 dilinde 10 Adet emir yazılmıştır. Üstü yazılı dev taş levhalar astrolojik ve astronomik ölçekleri ve dönümleri işaret edecek şekilde inşaa edilmiştir. Kılavuztaşların inşa edileceği bölgenin tespiti konusunda özel mühendisler ve astronomlar görevlendirilmiştir.
Bazıları bu taşkitabenin veya kılavuztaşın dünyanın sonuna işaret ettiğini söylerken bazılarıda bu taşkitabe veya klavuztaşı dünyanın nüfusunun toplu kırımı için bir çağrı olarak görmektedir. Kılavuztaşın dik yüzeylerinde kullanılan diller sırasıyla İngilizce, İspanyolca, Swahili, Hintçe, İbranice, Arapça, Çince ve Rusçadır.
Kılavuztaşın üst zemininde bulunan kenarlarında ise saat yönünde dört kadim lisan olan Babil Çivi yazısı, Antik Yunanca, Sanskritçe ve Eski Mısır Hiyeroglifleriyle bu kılavuztaşlar bir mantık, sebep çağı olsun diye yazılmıştır.
10 adet emir’den 9 tanesi gayet normal gözükmesine rağmen 1.emir tamamen insanı okuduğu zaman şok edici ve dehşete düşüren bir ifade içermekteydi.
1. Doğa ile sürekli bir denge içinde insanlığı 500.000.000’nun altında tut.
2. Akıllıca üretim-sağlığı ve çeşitliliği artır ve daha geliştir.
3. İnsanlığı yeni yaygın bir dilde birleştir.
4. Tutku-iman-gelenek ve diğer uygunsuz şeylere hakim ol.
5. İnsanları ve milletleri adil yasalar ve adil mahkemelerle koru.
6. Tüm milletler içten yönetilsin, harici anlaşmazlık dünya mahkemesinde
çözümlensin.
7. Gereksiz yasa ve yetkililerden kurtul.
8. Kişisel hakları sosyal görevlerle dengele.
9. Gerçeği ödüllendir-güzellik-sevgi-sonsuz uyum ara.
10. Dünya üzerinde bir kanser olma-doğa için yer bırak-doğa için boşluk bırak.
Roskrüsyenler 16. yüzyılda merkezi Almanya’da kurulmuş ezoterik, yani dışa kapalı bir cemiyettir. Ana Sembollerini gül ve haç oluşturmaktadır. Öğretilerinin kaynağını Kabala, Hermetizm ve Eflatunculuk oluşturmaktadır. 16. Yüzyıl sonralarında sihir ve sapkınlık yaptıkları gerekçesiyle kapatılmışlardır. Bir takım Roskrüsyen araştırmacılar tarafından kıyamet felaketi sonrası insanların iyiliği için yapıldığı söylenmektedir. Her 30.000 yılda bir güneş fırtınası olacağı ve dünyayı etkileyeceği ve geriye kalanlara bu taşkitabelerin klavuz olması için inşa edilmiştir. Şu anda dünya nüfusunun yüzde 92’si bu kılavuztaşlarda yazılı olan mesajı okuyup anlayabilmektedir. Amerika Georgia’daki Kılavuztaşlara kuş bakışı bakıldığında Roskrüsyen cemiyetinin sembolizması görülmektedir.
12 Ağustos 2015 Çarşamba
Ademoğlunun Üvey Anası Lilith - Avraham İşcen
Lilith kimdir? Bizimle akrabalık derecesi nedir? Günlük hayatımızdaki hangi alışkanlarımızı etkilemiştir?
Lilith etimolojik olarak, Arapça Layl, İbranice Lil, Akadca Lilitu, Sümerce Lilu köklü bir kelimeden türemiştir. Kelime kökü itibariyle “gece-akşam” manasına da gelmektedir.
Lilith Hz. Adem A.S.’ın ilk eşidir.
Tora (Tevrat)’ın Yaratılış (Bereşit) kitabında Hz. Adem’in eşi ile beraber yaratıldığından bahseder. Lilith, Hz. Adem ile beraber aynı anda ve aynı elementten yaratıldığından, kendisini her koşulda Hz. Adem’e eşit görmüştür.
Tarihteki ilk feminist
Hz. Adem’in ona karşı olan yoğun sevgisine rağmen hiçbir şekilde Hz. Adem’e itaat etmemiştir. Bu nedenden ötürü çoğu Batılı feminist tarafından “ilk feminist” olarak da kabul edilmektedir. İtaatsizliğinden ötürü Allah tarafından cennetinden kovulmuştur.
Lilith, kendine Şeytanı dost edinmiş, iblis ve ifritlerin anası olmuştur. Hz. Adem’in yalnızlığı ve mutsuzluğunu gören Allah, yanına üç büyük melek gönderterek, Lilith’i geri çağırtmıştır. Lilith ise her zamanki küstah tavrı ile bu teklifi reddetmiştir.
Bu nedenle Allah, onu cezalandırmıştır. Her gün Lilith’in yüz çocuğu melekler tarafından öldürülmektedir.
Lilith’in geri gelmeyeceğini görünce Allah, Hz. Adem’in kaburga kemiğinden Lilith’e bire bir benzeyen Havva’yı yaratmıştır. Hz. Adem uyanınca karşısındakinin başka birisi olduğunu dahi anlamaz; hatta Lilith’in uslandığını düşünür.
Loğusa adetlerinin nedeni ne?
Lilith, Ademoğulları’ndan doğacak her bebeği öldürmeye ant içer. Bundan dolayı çeşitli din ve kültürlerde lohusa adetleri bebeğin ve annesinin korunması üzerine kurulmuştur.
Lilith’in aynaları ve ağaçları mesken tuttuğuna inanılır. Bu yüzden kötülüklerden korunmak maksadıyla birçok kültürde tahtaya vurma adeti mevcuttur.
Lilith ile ilgili olarak Babil, Mezopotamya, Asur, Kumran, Ölü Deniz Parşömenleri, Akad, Gılgamış ve Arslan Taş kitabelerinde çeşitli anlatımlara rastlanmaktadır. Hamile veya doğum yapmakta olan kadınlara musallat olup, ölümlere neden olduğuna inanılır.
Yalnız yatan erkeklerin rüyalarına girerek erotik rüyalarıyla hamile kalır. Cin ve ifrit nüfusunun artmasını sağladığına da inanılır.
Amos 7-Baktım, Rab şakül kullanılarak örülmüş dümdüz bir duvarın yanında duruyor; elinde bir şakül var
1. Egemen RAB bana şunu gösterdi: Kralın payına düşen otlar biçilmişti. Otlar yeniden yeşermeye başlarken RAB sürüyle çekirge yaratıyordu.
2. Çekirgeler ülkedeki yeşil bitkileri yiyip bitirince: «Ey Egemen RAB, lütfen halkını bağışla!» dedim,«Yakup soyu buna nasıl dayanır?Zaten küçük bir halk!»
3. Bunun üzerine RAB düşüncesini değiştirdi.«Gerçekleşmeyecek bu» dedi.
4. Egemen RAB bana şunu gösterdi: Baktım, Egemen RAB halkını cezalandırmak için ateşi çağırdı. Ateş enginleri yakıp tüketti, karayı yakıp tüketmeye başladı.
5. O zaman, «Ey Egemen RAB, lütfen dur!» dedim,«Yakup soyu buna nasıl dayanır?Zaten küçük bir halk!»
6. Bunun üzerine RAB düşüncesini değiştirdi.Egemen RAB, «Bu da gerçekleşmeyecek» dedi.
7. Başka bir görümde şunu gösterdi bana: Baktım, Rab şakül kullanılarak örülmüş dümdüz bir duvarın yanında duruyor; elinde bir şakül var.
9. «Yok olacak İshak soyunun tapınma yerleri,Yıkılacak İsrailin kutsal yerleri,Kılıçla yürüyeceğim Yarovam soyunun üstüne.»
10. Beyteldeki Kâhin Amatsya, İsrail Kralı Yarovama haber gönderip şöyle dedi: «Amos İsrailin göbeğinde sana düzen kurdu. Ülke onun bunca sözünü kaldıramaz.
11. Çünkü Amos diyor ki, «Yarovam kılıçla öldürülecek,İsrail halkı kesinlikle ülkesinin dışına, Sürgüne gönderilecek.»
12. Bunun üzerine Amatsya Amosa, «Çek git, ey bilici!» dedi, «Yahudaya kaç. Ekmeğini orada kazan. Orada peygamberlik et.
13. Bir daha Beytelde peygamberlik etme. Çünkü burası kralın kutsal yeri, krallık tapınağıdır.»
14. Amos, «Ben ne peygamberdim ne de peygamber oğluydum» diye karşılık verdi, «Yalnızca sığır yetiştirirdim. Yabanıl incir ağaçlarına bakardım.
15. RAB beni sürünün ardından aldı, ‹Git, halkım İsraile peygamberlik et› dedi.
16. Şimdi kulak ver RABbin sözlerine: «İsraile karşı peygamberlik etme,İshak soyuna karşı konuşma!› diyorsun.
17. Bu yüzden RAB şöyle diyor:‹Karın kentte fahişe olacak, Oğulların, kızların kılıçtan geçirilecek.Ölçü ipiyle paylaşılacak toprağın,Sen ise kirli sayılan toprakta can vereceksin.İsrail halkı kesinlikle ülke dışına,Sürgüne gönderilecek.»
(Amos 7:9-17)
Ne iyi, ne güzeldir, Birlik içinde kardeşçe yaşamak!
1. Ne iyi, ne güzeldir,Birlik içinde kardeşçe yaşamak!
2. Başa sürülen değerli yağ gibi, Sakaldan, Harunun sakalından Kaftanının yakasına dek inen yağ gibi.
3. Hermon Dağı'na yağan çiy, Siyon dağlarına yağıyor sanki. Çünkü RAB orada bereketi, Sonsuz yaşamı buyurdu.
(Zebur 133:1-3)
Ayna ve İyi İsmin Üstadı – Baal Şem Tov
Baal Şem Tov (İyi İsmin ustası) olarak bilinen İsrael Ben Eliezer, Doğu Avrupa’daki Musevi Sufi-Mistik(Hasidim) hareketin kurucusu ve lideridir.
Ukrayna’nın güneybatısında 18.yy’da fakir bir ailenin çocuğu olarak doğmuş, küçük yaşta öksüz kalmıştır.
Baal Şem Tov’a göre, neşe ile dua etmek, Tanrı’ya mistik olarak ulaşmanın esas yoludur. Mistik öğretide, İbadethanede dua etmek yerine bireyler ve gruplarla sohbetler yaptığı söylenir .
Bağışın önemini vurgulayan Baal Şem Tov, tutsak ve esirlerin kefaletlerini toplamaya çalışmıştır.
Öğretisi , ibadetle ilgili neşe, İnananların hayatlarının her anında, özellikle dua ettiklerinde özümseyebilecekleri bir davranış biçimidir.. Zamanında, nevi şahsına münhasır tavrı, iyi bir yaşam sürmek isteyen Hasidlere tarih boyunca ilham kaynağı olmuş ve olmaktadır.
Baal Şem Tov ve onun yolunu izleyen Mistik Hanedanlar ve bu Hanedanların takipçileri, genelde Baal Şem Tov’dan hikayelerle motive olmaya, kendi Mistik hareketlerinde büyük ehemmiyet vermişlerdir.
Baal Şem Tov’un Musa adında çok fukara bir talebesi varmış. Bir gün İyi İsmin Üstadı’nı ziyaret etmeye ve tavsiyesini almaya karar vermiş. Baal Şem Tov, Musa’yı mübarek kılmış. Maddi olarak iyi duruma geldiği zaman etrafındakilere sadaka vermeyi anımsamasını söylemiş.
Aradan yıllar geçmiş. Musa’nın çok zengin bir tüccar olduğu havadisi gelmiş İyi İsmin Üstadı’na. Maalesef Musa’nın sadaka verme hususunda hiçte anlayışlı olmadığı bilgisini de iletmişler Üstada.
İyi İsmin Üstadı, birkaç müridini de yanına alarak Musa’nın yaşadığı kasabaya doğru yola koyulmuştur.
Kasaba ’ya vardıkları zaman Varlıklı Musa’nın evini sormuşlardır. Ahali malikânenin yerini göstermişler. Baal Şem Tov ve Müritleri, Musa’nın evine varmışlar. Kapıdaki Musa’nın adamları Baal Şem Tov ve Müritlerini içeri almak istememişler ve göndermeye çalışmışlardır.
Son anda Musa, tesadüfen seslerini duymuş ve onu mübarek kılan Pir’ini içeri buyur etmiş.
İyi İsmin Üstadı, malikaneyi bir güzel dolaştıktan sonra, pencerenin önünde durmuş.
Musa’ya sokağı görüp görmediğini sormuş. Musa gördüğüne ifade etmiş. Sokaktaki Saka Yakup, Fırıncı İlyas, Bacacı Bünyamin, Ayakkabıcı Yusuf ve diğeri var demiş.
Pekala demiş, İyi İsmin Üstadı Ben Eliezer, aynanın yanına durmuş. Bu cama baktığında bir şey görebiliyor musun diye sual etmiş. Musa, kendimi görüyorum demiş.
Bunun üzerine İyi İsmin Üstadı Ben Eliezer, Ne için diğer camdan baktığında bir sürü şahsı görebiliyorsun da, bu camdan baktığında sadece kendini görüyorsun diye sormuş.
Musa ise, bu aynadır, arka tarafına gümüş sürüldüğünde insan diğer tarafı artık görmeyip, yalnız ve yalnız kendini görür diye söylemiş.
İyi İsmin Üstadı Ben Eliezer, Asıl tüm problem budur!!! Diye Musa’nın lafını hemen kesmiş.
Azıcık bile olsa gümüşü sürdüğünde, Ademoğlu başkalarını görmeyi unutup, yalnız kendi şahsını hep görmeye başlar.
Kaynak: Baal Şem Tov’un Hikayeleri
Hz. Yakub’un Merdiveni - Avraham İşcen
Hz. Yakub’un Malum Rüyası ve Mübarek Merdiven çoğu kutsal metinde ve/veya öğretilerde önemli bir yer teşkil eden bir fenomen, bir sembol ve/veya bir olaylar dizisi, ibret alınması gereken tarihi bir vak’adır.
Yakup kimdir? Yakup ne demektir?
Yakup’un Babası İshak, Büyükbabası ise İbrahim’dir. Doğum sırasında ikiz kardeşinin topuğunu tuttuğu için O’na Yaakov yani Topuk anlamına gelen ismi verilmiştir.
Hz. Yakub’un Rüyası Sembolik olmaktan da öte bir dizi olaylar silsilesidir.
Genelde bilindiği gibi Hz. Yakub rüyasında Merdivenden inen ve çıkan bir dizi melek görmüştür. Olayın bilinen kısmı budur.
Nedense hiç kimse kaç meleğin merdivenden çıktığı veya indiği ve/veya inmediğini merak etmez, bilmez, bu meleklerin bir adı var mıdır?Bu Melekler kimlerin melekleridir? Hz. Yakub’un bu meleklerle olan ilişkisi nedir?
Bu yazımda Hz. Yakub’un Merdivenini daha detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
O gece Allah, Kendisini Yakub’a bir rüyada gösterdi. İsteği gelecekte yaşacak bütün olaylarda Allah’ın ona yardımcı olacağı hususunda ona güven vermek, Hz. Yakub’u cesaretlendirmekti.
Hz. Yakub rüyasında yeryüzünden göğe doğru uzanan bir merdiven görür.
Bir melek merdivenden yukarı doğru çıkıyordu. Bu meleğin Babil İmparatorluğunun Koruyucu Meleği olduğunu anladı. Melek merdivenin yetmiş basamağını tırmandı.
Hz. Yakub o zaman ahfadının yetmiş yıl boyunca Babil’de sürgünde kalacağını anladı.
Melaike yetmişinci basamağa geldiğinde düştü ve Hz. Yakub yetmiş yıl sürgün kaldıktan sonra Ahfadının Babillilerin egemenliğinden kurtulacaklarını anladı.
Daha sonra, Hz. Yakub Med’in Sar’ı koruyucu meleğinin merdivenden çıktığını gördü. Melaike 52 basamak tırmandı ve düştü. Sonuç olarak Hz.Yakub Med zulmünün 52 sene sonra sona ereceğini anladı.
Ardından, Antik Yunanlıların Koruyucu Melaikesinin 120 basamak çıktığını ve sonra tepetaslak aşağı düştüğünü gördü. Hz. Yakub böylece Yunan sürgününün ne kadar yıl süreceğini anladı.
Sonunda Hz. Yakub Edom Milletinin Sar’ı yani Koruyucu Meleğinin merdivenden yukarıya tırmandığı gördü. Melaike gittikçe daha yukarıya tırmanıyordu, onunkisi sanki en yüksek semalara doğru sonu gelemeyen bir tırmanıştı. Hz. Yakub o Edom’un Sar’ının düştüğünü görmeyince panik oldu.
Allah’a Bu dördüncü sürgünün sonu gelemeyecek mi? diye sual etti.
Allah, Sonu gelecek diyerek onu avuttu. Melaike yıldızlara kadar tırmansa da vakti geldiğinde Ben onu kendim al aşağı edeceğim dedi.
Hz. Yakub, ulusların meleklerinin şöyle dediğini işitti: Bu Yakub gelecekte cihanı yönetecek ve tüm krallıkları egemenliğine alacak. Şimdiden onu öldürelim!!!
Ancak Allah’ın Kendisi Hz. Yakub’u korumak için geldi ve onun üzerinde durdu.
Ardından Hz. Yakub’a yeni bir görüntü gösterildi.
Merdiven gelecekteki Hz. Süleyman’ın Mabedi’nin sunağına çıkan rampayı simgeliyordu.
Hz. Yakub orada meleklere benzeyen Kohenlerin sunağın rampasından tezce inip çıktıklarını ve büyük bir şevkle kurban ve kutsal diğer işleri yaptıklarını gördü. Sonradan da ikinci Süleyman Mabedi’nin yeniden inşa edildiğini gördü.
Hz. Yakub gelecekteki bir başka olayı da gördü.
Bu olay Tevrat verilişiydi.
Merdiven göğe kadar yükselen alevler içinde Sina Dağını simgeliyordu. Hz. Yakub ahfadının bu dağın eteklerinde durduğunu ve Tevrat’ı aldıklarını gördü. Bu vizyonda Melaikeler, Sina Dağına çıkan Hz. Musa ve Harun’u simgeliyorlardı. Harun dağda kaldı, Hz. Musa ise Allah’dan aldığı Levhaları almak için Gök’ e yükseldi.
Hz. Yakub’a gelecekle ilgili başka bir bilgi daha verildi. Yukarıya çıkmış Sar’ların yolculuğu süresince şimdiye ona eşlik etmiş Kutsal Toprakların Melekleri olduğunu gördü.
Şimdi Kutsal Toprakların hududuna geldiği için, bu melekler Gçklere geri döndüler ve onu Kutsal Topraklar dışında korumakla görevli olan yeni Melekler gökten indiler. birden tüm Melaikeler yok oldular ve Hz. Yakub üzerinde onu korumaya hazır duran Allah’ın Kendisini gördü.
Allah, Ben Baban İbrahim’in Allah’ıyım ve Baban İshak’ın Allah’ıyım. Üzerinde yattığın toprak senin ve ahfadının olacaktır. Hz. Yakub Allah’ın kağıttan bir haritayı katlar gibi tüm kutsal toprakları katladığını ve başının altına koyduğunu gördü.
Allah ona, Ahfad!ın toprağın tozu gibi olacak. Toprak nasıl dünyanın temeliyse, çocukların da dünyanın temeli olacaktır. Tüm dünya soyun sayesinde kutsanacak dedi.
Hz. Yakub uyandı. ve rüyasında Allah’ın onula konuştuğunu anladı.
Başını koymuş olduğu taşı kaldırdı ve tanık olmuş vahyi anmak için bir anıt olarak dikti. Bu nedenle Allah tarafından kendisine verilen yağı taşın üzerine döktü. Bu şekilde ahfadından gelecekte Kohen ve Sultan olmak için başlarına yağ döküleceğini belirtti.
Sonra Hz. Yakub secde etti ve bir adakta bulundu.
Allah yolunda benimle olur ve beni dedikodu yapmaktan, ahlaksızlıktan, cinayetten ve paganlıktan korursan ve böylece babamın evine manevi açıdan ve fiziksel açıdan kusursuz avdetimi niyaz edersen, Sana burda Şükür Ve Yakı Kurbanları sunacağım.
Yiyecek ve giyecek verirsen Sana kazandığım herşeyin onda birini vereceğime ant içiyorum dedi.
Kaynak: Midraş DeRabanan
Kırmızı İpin Gizemi - Avraham İşcen
Adem Aleyhisselam-Adam Ha-Rişon’un yaratılışını 5776′üncü kez idrak ettiğimiz şu günlerde Kırmızı İp konusunu biraz olsun irdelemek istiyorum.
1990 yılından bugüne kadar çok yaygın bir şekilde ülkemizde de adet ve moda haline gelmiştir.
İlk zamanlarda Amerika Birleşik Devletlerinde, Madonna, Michael Jackson, Rossie O’Donnell, Ashton Kutcher, Demi Moore, Paris ve Nicky Hilton, Gwyneth Paltrow(iç), Lindsay Lohan, Nicole Richie, Charlize Theron, Mariah Carey, Kylie Minogue, Naomi Campbell, Britney Spears, Goldie Hawn, Kurt Russell, David ve Victoria Beckham, Avril Lavigne, Zac Efron gibi ünlülerin taktıkları Kırmızı İp neden kırmızıdır? Anlamı nedir? Kökenleri nereye dayanır?
Kırmızı İp’in kökenleri Musevi Sufizmi diye de adlandırılabilecek Kabala öğretisine dayanmaktadır. Kabala kelimesi anlam itibariyle kabul etmek ve kabullenmek manasına gelir.
Kırmızı İp’in kötü gözden (İbranice-Ayin Ara) koruduğuna inanılır. Bir çeşit tılsım özelliği taşımaktadır.
Avrupa Musevilerinin genel olarak kullandığı lisan olan Yidiş (Musevi-Almancası) “royte biyndele” denir. Binlerce yıllık Musevi Sözlü Külliyatına göre Hz Yakub, eşi Rahil ve onun Beytüllahim (BethLehem)’de bulunan kabri ile ilişkilendirilir.
Kabala Öğretisine göre Kırmızı çok büyük öneme sahiptir. Kırmızı kendi bünyesinde kan-toprak ve insan üçlemesini barındırır.
Tüm bu kelimelerin İbranice kökeni Kırmızı-Adom, Toprak-Adama, İnsan-Adam, Kan-Dam’dır. Bu trioloji Tanrı ile insanın tek vücud olduklarını simgeler. Kan aynı zamanda Hz. Süleyman’nın Mabedinde icra edilen Kurbanları ve Adak Kurbanları simgeler.
Müminler Mısır’ın ilk doğanlarını öldüren beladan kurtulmak için kurban kesip kanlarını kapılarının üst kısımlarına sürmüşlerdi.
Rahil ve Hz.Yakup’un birbirine olan muazzam sevgisi ve Allaha olan kuvvetli imanlarının hikayesidir. Hz.Yakup abisiyle aralarında olan anlaşmazlıktan dolayı, annesi Hz.İshak’ın eşi Refika’nın yardımıyla dayısı Lavan’nın yanına Harran’a kaçar. Lavan’nın yıllarca türlü hilelerine kurban olurlar. En sonunda Rahil ile birbirlerine kavuşurlar.
Çok uzun bir süre Hz.Yakub’un diğer eşi ona evlatlar vermesine rağmen Rahil Anamız, Hz. Yakup’a evlat veremez. Tanrıya olan kuvvetli imanı sayesinde çocukları olur.
Hz. Yakup’un soyu asıl itibariyle ondan devam eder. Bu Kırmızı İpler, Beytüllahimdeki Rahil Anamızın Kabri etrafına sarılmıştır.
Rahil’in imanı, iyi kalpliliği ve alçak gönüllüğünün bu ipleri takanlara geçtiğine inanılır.
Binlerce yıllık külliyata göre Kırmızı İp sola 7 düğüm atılarak bağlanırken bağlayan kişi Aşer Yatsar duasını okumalı, bağlanılan kişide bir dilekte bulunmalıdır.
Kırmızı İpin sol kola yedi defa düğümlenerek bağlanması, haftanın yedinci günü olan Şabat gününü, dünyanın yedi günde yaratılmasını, Hz.Süleyman’ın Kudüs’teki Yedi Kollu Şamdanını, sol tarafa bağlanması ise kalbe daha yakın taraf olmasını temsil eder.
11 Ağustos 2015 Salı
Pesah – Kendi Sürgünümüzden Özgürleşmek - Avraham İşcen
Kadim İbrani takvimine göre 5775 yılındayız. Çok uzun zamandır ilk defa 5774 yılında Torat Moşe-Musa’nın Tevratına yar olan farklı Musevi mezhepleri olan Rabanim, Karaim ve Şomronim aynı günde kutlu bir dönem olan Pesah’ı idrak ettiler.
Kimileri bu derin sürecin mistik sembollerini uygularken, kimileri Hz. Musa-Moşe’nin Sinay Dağı-Ar Sinay’ında Allah’a secde ettiği gibi dua edip secde ediyor, kimileri ise Hz. Süleyman’ın Mabedinde kadim inanlıların yaptığı gibi Pesah’ta Korban-Kurban kesiyorlar.
Tüm Tek Tanrılı Dinlerin Kutsal Kitaplarında bahsedilen bu derin ve kadim süreç nedir?
İnsanlara neden anlatılmıştır?
Ademoğluna-Bene Adam’a vermek istediği anlam ve mesaj nedir?
Pesah kelime manası itibariyle üzerinden atlamak demektir.
Pesah dediğimiz bu kutlu süreçte kim ve neyin üzerinden atlamıştır?
Edebi olarak süreç şu doğrultudadır.
Kıtlıktan kaçan maaminler-müminler, kendi kardeşlerinin mucizevi bir şekilde Mısır Padişahının Veziri Azamı olmasına binaen diyar-ı Mısıra davet edilmişlerdir. Mısırda yüzyıllarca ikame etmişlerdir. Hatta büyük bir kısmı Mısır’ın adet ve geleneğini benimsemeye başlamıştır.
İşte bu asimilasyonun en doruk noktasında olduğu anda Kutsal bir ” El ” onlar için bir ” farkındalık” oluşturmuştur. Onları kutsal bir şekilde Mısırdan azad etmiştir.
Mısır, Kadim İbrani Dilinde Mitsrayim( Miçrayim) demektir. Kelime manası ise kısıtlama demektir.
Mısırdan çıkış hikayesinde önemli olan nokta aslında şudur.
Biz Ademoğulları-Benei Adam olarak hala Pesah(üzerinden atlama) durumdayız.
Hala, Mısır-Mitsrayim(Kısıtlama-Yabancılaşma)dayız.
Avadim Ayinu LeParo-Firavununun Köleleriydik. Hala köleleriyiz ama şimdi kendi seçtiğimiz veya zorunda bırakıldığımız Firavunların hizmetinde, güzel paketlenmiş şık Piramitlerde çalışıyoruz.
Şu anda Mısırımız eskisi gibi fiziksel değil. Atmosferimizi oluşturuyor.
Her an, her yerde, adeta içimize çektiğimiz her nefeste. Bu devirde insanlar, sürgünü(Galut-Golus) kendi gönüllerinde yaşıyorlar.
Hayat diyerek sıradanlaştırdığımız bu mucizeler silsilesi, Ademoğlunu, kendi Ademliğinden sürgün ediyor. Dünyadaki tüm sorunlar, İnsanın, insanı, İnsan-Adem olarak görmemesinden kaynaklanıyor. Adem, Ademliğini unutunca, Tanrı-Allah-HaŞem ile olan bağını da unutuyor
.
Mısırdan Çıkış hikayesinde, inananların(müminlerin-maaminlerin) kendi vatanlarına geri dönmeleri( Avdet-Aliya) gibi, Ademoğullarınında kendi saadetleri ve yükselişleri, ancak kendi vatanları olan gönülleri ve insaniyetlerine geri dönüşleri ile mümkün olacaktır.
Gizemli Dağ Gerizim-Kahinler Milleti - Avraham İşcen
Nablus’ta bulunan iki dağdan biridir. Nablus(Şehem) şehri binlerce yıl çeşitli dinler için büyük kutsiyete sahip bir bölge olmuştur. Şehrin güneyinde Gerizim Dağı, kuzeyinde ise Ebal Dağı bulunur. Gerizim dağı deniz seviyesinden 881 metre yüksekte bulunur.
Gerizim Dağı tarihin gizemli sayfaları arasında kaybolmuş veya kaybolmaya zorlanan kadim bir mezhep ve mübarek bir soya ev sahipliği yapan kutsal bir dağdır. Bu halka Samari, Şomronim veya Şamerim denilmektedir. Dünyada bu kadim mezhebe mensup sadece 750-800 kişi vardır. Gerizim Dağına yakın Kiryat Luza köyünde yaşamaktadırlar. Şomronilere göre Gerizim Dağı İbrahim Babamızın( Avraham Avinu) oğlu İshak Babamızı( Yitzhak Avinu), İsmi Mübarek Olana Korban olarak sunduğu yerdir. Bu nedenle Şomronilere göre Kudüs( Yeruşalayim)deki Tapınak Dağından daha önemli görülmektedir.
Şomroniler, Pesah Bayramında kadim zamanlardan beri Adı Mübarek Olana Gerizim Dağında Korban sunma vecibesini yerine getirmektedirler.
Şomroniler, Tevrata(Tora) göre Mısırdan çıkıp Kenaan topraklarına ilk girildiğinde İsraeloğullarının, iki ayrı gruba ayrılarak Gerizim Dağı ve Ebal dağında dualarla bunu kutladıklarına inanmaktadırlar. Şomroniler soylarını, kadim zamanlardan beri tuttukları soy küyükleri aracılığıyla, Hz Musa’nın kardeşi Harun(Aharon) ve Yusuf(Yosef)’in oğullarına dayandırmaktadırlar.
Şomroniler, Babil İmparatoru Nebukadnezar tarafından sürgün edilmemişlerdir. Kadim zamanlardan beri etraflarında yaşayan hiç bir halkla karışmadan Hz Musa’nın Kadim öğretilerini ilk günkü gibi muhafaza etmişlerdir. Şomronim-Şamerim kelime anlamı itibariyle Kanunun Bekçileri manasına gelmektedir. Babil Sürgününün yaratmış olduğu dini ve siyasi boşluktan dolayı sürgünde Hz.Musa’nın Tora(Tevrat)’ından çeşitli sözlü külliyat yazılması suretiyle sapmalar olmuş ve yazılı Tora(Tevrat) ve kendi içinde de zıtlaşan bir sözlü külliyat icat edilmiştir. Bu tarihi fenomen- zaman içinde Şamerilerle, sşzlü ayrıksı geleneğin öncü otoriteleri olan Rabbanlar arasında ciddi sürtüşmelere neden olmuştur. Şomrniler hala Dini ve Toplumsal olarak Kohen ve Levi (Kahinler) Ailelerinin liderliğinde hayatlarına devam etmektedirler. Hz. Musa’nın öğretilerini Sinay dağındaki şekliyle birebir uygulayan Şomronilerin ibadetleri Musevilik sonrası dinler olan Süryani Hirstiyanlığı ve İslam’ın ibadet şekilleriyle çok büyük oranda benzerlikler taşımaktadır.
Şomroniler dünya üzerinde Asli İbrani Alfabesini kullanan tek halktır. Şu anda dünya üzerinde İbrani Alfabesi olarak bilinen alfabe ise Nebukadnesar’ın Babile sürgün ettiği İsraeloğullarının sonradan benimsedikleri Babil Alfabesinden başka bir şey değildir.
Bu kadim öğretilerine bağlı bir grup idealist Şomronim Bilgeleri, Kutsal topraklardan çokarak Hazar Diyarı, Kafkasya, Kırım ve Deşti Kıpçak bölgelerine giderek o bölgelere yerleşmiş ve bölgelerdeki yerel halklar arasında tek Tanrıcılığın temellerini atmışlardır.
9 Ağustos 2015 Pazar
J'accuse-Nisan 1997-Aryeh Machluf Deri'nin İbrani Üniversitesi Stadyumundaki Konuşması
J'accuse-Nisan 1997-Aryeh Machluf Deri'nin İbrani Üniversitesi Stadyumundaki Konuşmasının Türkçe Tercümesi...
Onbinlerce Şas Destekçisine yaptığı konuşma.
Bugün seküler İsraelliler, Şas'ın İsrael'in seküler karakterini değiştirmesinden korkuyorlar. Kendilerini Siyonist olarak adlandırıyorlar, ancak onlar gerçek anlamda Siyonist de değiller. Onların mensup olduğu hareket, sapkınlık hareketi. Bizim anne ve babalarımızı ilkel varlıklar olarak görmekteler. Onları dönüştürmek istiyorlar. Onları hayat şartlarının ağır olduğu uzak köylere ve kasabalara gönderiyorlar. Onların çocuklarına işe yaramaz bir eğitim veriyorlar. Biz gelip bu insanlarla ilgilenene dek, onlar uzaklarda ızdırap çekiyorlardı. Bizlerden korkmalarının sebebi işte budur. Bize yaptıkları zulüm de bundandır. Bu zulüm, hem etnik hem de dini. Ama bizi ne kadar aşağılarlarsa biz de o kadar güçleneceğiz. İsrael Devleti'nin karakterini bizler değiştireceğiz.
Şas Partisi Lideri Aryeh Machluf Deri'nin konuşmasının Türkçe Tercümesidir(Kendisi aslen Fas asıllıdır)
Onbinlerce Şas Destekçisine yaptığı konuşma.
Bugün seküler İsraelliler, Şas'ın İsrael'in seküler karakterini değiştirmesinden korkuyorlar. Kendilerini Siyonist olarak adlandırıyorlar, ancak onlar gerçek anlamda Siyonist de değiller. Onların mensup olduğu hareket, sapkınlık hareketi. Bizim anne ve babalarımızı ilkel varlıklar olarak görmekteler. Onları dönüştürmek istiyorlar. Onları hayat şartlarının ağır olduğu uzak köylere ve kasabalara gönderiyorlar. Onların çocuklarına işe yaramaz bir eğitim veriyorlar. Biz gelip bu insanlarla ilgilenene dek, onlar uzaklarda ızdırap çekiyorlardı. Bizlerden korkmalarının sebebi işte budur. Bize yaptıkları zulüm de bundandır. Bu zulüm, hem etnik hem de dini. Ama bizi ne kadar aşağılarlarsa biz de o kadar güçleneceğiz. İsrael Devleti'nin karakterini bizler değiştireceğiz.
Şas Partisi Lideri Aryeh Machluf Deri'nin konuşmasının Türkçe Tercümesidir(Kendisi aslen Fas asıllıdır)
18 Temmuz 2015 Cumartesi
Masada ve Kurban
Masada ve Kurban
Yemek zamanı geldiğinde, Masada duvarının yıkıldığı ve isyancıların intihar etmeye karar verdikleri Pesah Bayramı akşamıymış gibi bir Bedevi kuzusu kestiler. Bir zirvede Ben Yair'in adamlarının son yaptıkları işleri anlatan Josephus'un açıklamaları yüksek sesle okunur:
Büyük bir sevgiyle kadınlarına sarıldılar, çocuklarını bağırlarına bastılar ve gözlerinde yaşlarla onları son bir kez öptüler... Ve tüm kardeşlerini katlettiler. Her biri ölmüş eşlerinin ve oğullarının yanına uzandı ve onları kollarına aldı. Ve onların ardından en son kalan birisi pek çok cesedi inceledi... Ve hepsinin öldüğünden kesin olarak emin olduğunda, kralın sarayının tüm köşelerini ateşe verdi, tüm gücüyle kılıcı kendi bedenine sapladı ve ölü bedeni katledilmiş sevdiklerinin yanına düştü.
30 Mart 2015 Pazartesi
Varşova Gettosunda Son Seder-Asla Unutmayalım!
Varşova Gettosunda Son Seder...
Asla Unutmayalım!
Bu, ikinci Seder'in Varşova Gettosundaki son Seder'in hikayesidir. Son bir sığınak kalmıştı. Son bir aile kalmıştı ve bir Yahudi çocuk. Maşiah gelinceye dek böyle bir Seder asla yaşanmayacaktır.
Ve küçük Moyşele sorar: Ma Niştana ha layla haze mikol haleylos? Niye bu kadar acı çekiyoruz? niye herkesden daha fazla acı çekiyoruz?.
Moyşele en can alıcı soruyu soruyor.
Ve Cennet sessizce onu dinliyor.
Varşova Gettosunun son Yahudi çoçuğu dünyanın en derin sorusunu soruyor. Ve babası ona cevap vermeye hazırlanıyor...
Avadim ayinu.... Ancak hikaye o kadar uzun ki... ve Moyşele, Tatte Zisser; benim başka sorularım da var. Lütfen bana cevap ver, yalvarırım bana cevap ver.
Gelecek yıl Seder'de hayatta olacak mısın? Ben hayatta olacak mıyım? Sana yine Ma niştana sorusunu sorabilecek miyim? Yeryüzünde, herhangi bir yerde bir Yahudi hayatta olacak mı?
Yeryüzünde Ma Niştana sorusunu soracak bir Moyşele kalacak mı?
Dördüncü sorudan sonra Cennet'i bir sessizlik kapladı. Moyşele sorularını sorarken, Cennet'teki gözyaşları sel olmuş akıyordu. HaKadoşBaruhHu, üç babanız ve dört anamız yüzlerini örtüp ağlıyorlardı. Moyşele'nin babasını dinleyin, bakın nasıl cevaplıyor bu soruları:
Hayatta olup olmayacağını bilmiyorum,
benim hayatta kalıp kalamayacağımı dahi bilemiyorum.
Ancak biliyorum ki her zaman bir Moyşele olacaktır.
Yeryüzünde herhangi bir yerde mutlaka Ma Niştana sorusunu soracak bir Moyşele olacaktır.
Çünkü Ribono Şel Olam, Dünyanın Tek Hakimi bizlere söz verdi, her zaman bir Moyşele olacak.
9 Mart 2015 Pazartesi
Kaybedersin..... Ovidius.... Aşk Sanatı....
kaybedersin, ama hiç minnet duyulmaz kayıplarına.
Anlatmaya gücüm yetmez bu aşiftenin fettan oyunlarını,
yüzlerce ağzım olsa bile, bir o kadar da dilim.
Balmumuyla bir yol aç kendine, kazınmış tabletlerin sür iyice üzerine:
Anlatmaya gücüm yetmez bu aşiftenin fettan oyunlarını,
yüzlerce ağzım olsa bile, bir o kadar da dilim.
Balmumuyla bir yol aç kendine, kazınmış tabletlerin sür iyice üzerine:
Zengin Toprakta Yeşerdikçe... Aşk Sanatı....Ovidius...
zengin toprakta yeşerdükçe yeşeren tohumlar nasılsa.
Yürekler neşeliyse, bağlı değilse kederle
açılırlar, süzülür girer oradan Venus, baştan çıkarıcı işvesiyle.
Hüzün içindeyken Ilios, silahlarıyla düşmana karşı durdu,
sevinçliyken, askerlere gebe atı içine aldı.
Bir de, rakibin olan bir erkek tarafından incinip acı çektiğinde, dene bakalım
Yürekler neşeliyse, bağlı değilse kederle
açılırlar, süzülür girer oradan Venus, baştan çıkarıcı işvesiyle.
Hüzün içindeyken Ilios, silahlarıyla düşmana karşı durdu,
sevinçliyken, askerlere gebe atı içine aldı.
Bir de, rakibin olan bir erkek tarafından incinip acı çektiğinde, dene bakalım
22 Ocak 2015 Perşembe
Kucaklayabilmek
Yazılanlar ya da konuşulanlar
Tarih olur unutulurlar
En güzel sözü söyleyenler
En güzel metni yazanlar
Şunu bilmelidir
Yerle gök arasında
Söylenmedik hiç birşey
Kalmamıştır aslında
Önemli olan
Ketumiyetle bağlanabilmek
Bağlanılanın güzelliğinde
Canlı ya da cansız
Tüm yaratılanları
Evreni kucaklayabilmek
Tarih olur unutulurlar
En güzel sözü söyleyenler
En güzel metni yazanlar
Şunu bilmelidir
Yerle gök arasında
Söylenmedik hiç birşey
Kalmamıştır aslında
Önemli olan
Ketumiyetle bağlanabilmek
Bağlanılanın güzelliğinde
Canlı ya da cansız
Tüm yaratılanları
Evreni kucaklayabilmek
Doğa, Rahat ve Keyifli
Doğayla başbaşayken kendimizi öylesine rahat ve keyifli hissetmemizin nedeni, doğanın bizim hakkımızda bir görüşü olmayışıdır.
Nietzsche...
Nietzsche...
18 Ocak 2015 Pazar
Ama Seni Sevmek
Ama seni sevmek sürrealisttir biraz...
Anarşist bir faaliyettir...
Direnmektir...
Ne olacaksa olsundur...
Anarşist bir faaliyettir...
Direnmektir...
Ne olacaksa olsundur...
7 Ocak 2015 Çarşamba
Hagop Mıntzuri Demirciyan
Hagop Mıntzuri
Mıntzuri yazılarını
köye ve köylüye özgü sadelik ve samimiyetle yazmıştır. Ermenice, Türkçe,
Fransızca ve İngilizce’nin anlatım kurallarını ve bu dillerin edebiyatlarını
iyi bilmesine rağmen bir ‘köy yazarı’ olmayı yeğlediğinden eserlerindeki dil
konuşma dilidir.
Armıdan [Armudan]
(1966)
Grung Usdi Gu Kas
[Turna Nereden Gelirsin?] (1974)
İstanbul Anıları
(Tarih Vakfı Yurt Yayınları) (1993) [Değer Ur Yes Yeğer Yem’in Türkçe çevirisi]
Armıdan Fırat'ın Öte
Yanı (Aras Yayıncılık)(1996)
Atina, Tuzun Var Mı?
(Aras Yayıncılık)(2000)
Kapandı Kirve
Kapıları (Aras Yayıncılık)(2001)
Küğı Gabri İm Mecıs
(Aras Yayıncılık)(1998)
Isaac Bashevis Singer
Isaac Bashevis Singer (d. 21 Kasım 1902 (?) Leoncin,
Polonya; ö. 24 Temmuz 1991 Miami, Florida) Polonya kökenli Amerikalı yazar.
2014 Kırım Krizi
2014 Kırım Krizi, Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk
Cumhuriyeti'nde ortaya çıkmıştır. Olaylar halen devam etmektedir. Aslında
referandum sonucu %110 Kırım Özerk Cumhuriyeti,%125'de Sivastopol'un Rusya'ya
bağlanması yönünde karar çıkmasına rağmen, Rusya'nın dışındaki diğer Birleşmiş
Milletler üyeleri Ukrayna'nın toprak bölünmezliğinin korunması lehinde görüş
belirtmişler ve kararı tanımamışlardır.
Klezmer Müziği
Klezmer sözcüğü, etimolojik olarak müzik enstrümanı anlamına
gelen İbranice kle ve zemer sözcüklerinden oluşmuş bir müzik türüdür.
6 Ocak 2015 Salı
Rembetiko
Rebetiko, rebetika, rembetika veya rembetiko, kökeni hakkında değişik varsayımlar mevcuttur. En yakın ihtimal olarak, Yunanistan'da otoriteye karşı gelen ve esrar tekkelerinde yaşayan topluluklara verilen ad olan "rembet" terimi görülmektedir. Modern ve arkaik Yunancada "remvastikos" (düşüncelere sevk eden) terimi ve "geziyorum" anlamına gelen "remvo" veya "remvazo" fiil çekimlerinden türevinin deforme bir hali olduğu da kuvvetle muhtemeldir. Sırpçada "isyancı" anlamındaki "rebenòk" teriminden geldiği de düşünülmektedir. Dolayısıyla otoriteye boyun eğmeyen anlamı taşımaktadır. "Rebet" teriminin bir anlamının da "safaya düşkün, yarınını dert etmeyen" olduğu da göz önünde bulundurularak, kökeninin olasılıkla rağbet sözcüğünden geldiği de söylenmiştir . Bu açıdan rembetiko'nun Osmanlı Türkçesi olduğu varsayımı da mevcuttur. Farsça ve Arapçada, "ruba'at" veya "arba'at" şeklindeki çoğul hali dörtlü anlamına gelen , "reb", "rab" terimlerinden türediği de başka bir bakıştır. "rab", Farsça ve Arapça yanında, İbranicede de aynı zamanda Tanrıanlamına gelmektedir.
Rebetiko'nun coğrafi bölgesi modern Yunanistan'dır. Bunun asıl taşıyıcıları özellikle alt tabakadan işsiz güçsüz insanlar ve rebetlerdir. Hapishane ve tekkeler (rebetlerin haşhaş içtikleri meyhaneler) ana çalgısıbağlama ve buzuki olan rebetikoların çalınıp söylendikleri başlıca yerlerdir. Müzikal açıdan bakılırsa bu şarkılar sanat açısından zayıftırlar. Sözlerinin ana teması rebetis'lerin dar sosyal çevreleriyle sınırlı kalmıştır. Bununla birlikte 19. yüzyıl sonunda başka bir müzik türü ortaya çıktı. Temel olarak Küçük Asya ve özellikle İstanbul ve İzmir kökenli Yunanistan'ın kent merkezlerinde "Kafe Aman" lar ortaya çıktı. Bunlar Yunan kentsoylularının gittiği müzikli kahvelerdi. Kafe Aman'larda çalınan müzik zengin ve sanatsaldı. Rebetisler ilk büyük kent merkezlerinin doğuşuyla ortaya çıkmışlardır. 1900 dolaylarında Gölge Oyunu karakterleri arasına eklendi.
1922 yılı rebetikonun gelişmesinde ve yayılmasında dönüm noktasıdır. Bu tarih Yunanistan'da Küçük Asya Felaketi diye anılacaktır, Türkiye'de ise Kurtuluş Savaşı'nın zaferi. Genellikle Yunanistan’ın büyük kent merkezlerine kitleler halinde gelen büyük sığınmacı dalgası, ülkenin toplumsal ve kültürel gerçekliğinde önemli değişiklikler meydana getirdi. Yaşadığıçevreden ayrılmış Rumlar, yoksulluk ve işsizlikle karşı karşıya kaldılar ve rebetlerle aynı toplumsal yaşamı paylaştılar.
Çok sayıda sığınmacı kendi enstrüman ve müzikleriyle rebetlere katıldılar. Sığınmacı işadamları rebet müziğinin çalındığı kendi Kafe Aman'larını açtılar. Böylece, hapishane ve tekkelerin dar sınırlarından kurtulan rebet müziği daha geniş toplumsal çevrelerinin duygularını dile getirmeye başladı. Bu sırada, tarım toplumunun müziği olan Yunan halk müziği doyum noktasına ulaştı ve ülkenin kentsel gelişiminden sonra artık insanlarda bir duygu uyandırmadı. Bir boşluk vardı ve bu boşluk sığınmacılar ve rebetlerle dolduruldu.
Yazar E. Petrapulos rebetikonun 3 gelişme dönemi olduğunu söyler. 1.İzmir dönemi (1922-1932): İzmir usulü Kafe Aman'ların hüküm sürdüğü dönem.
2.Rebetikonun yeraltına inmesiyle karakterize edilen klasik dönem (1942-1952)
3.Popüler dönem: Rebetiko bu dönemde yer altı sendromundan kurtuluyor ve Yunanistan'ın ulusal müziği haline geliyor.
Yunanların alt tabaka müziği olarak da bilinen rebetiko, rebetisler tarafından çalınıp söylenen müziktir. Rebetis terimi ayrı bir yaşam mantalitesi, davranışı, bakışı ve tarzı olan karakteristik bir erkek tipini tanımlıyor. Karakteristik rebetis, toplum dışıdır, kurumsal güçlere meydan okur. Fakat onlara karşı militanca eylemlerde bulunmaz. Toplumsal geleneklerin dışında olduğu izlenimini verir, bununla birlikte yasadışı olmaktan kaçınır, yer altı dünyasıyla kendini özdeşleştirmez. Argo bir dil konuşur, her zaman silah taşır. Bir rebetis yoksul ve sıradandır. Egemen güçler onu outsider olarak tanımlar.
Rebetikonun gelişmesinin ilk on yılında "İzmir stili" hakimdir. Kafe Aman müziği ilk on yıl boyunca egemen durumdadır. Karakteristikleri; belli bir makamda uzun, feryat eden enstrümantal ve vokal doğaçlamalar, şehvet uyandırıcı kadın sesi, Türk göbek dansına benzer 4/4’lük ölçüyle çalınan ve cinsel olarak tahrik edici çiftetelli tarzı hareketli bir danstır. Solo enstrüman melodisine oktav olarak çalan ikinci bir enstrüman eşlik eder. Kafe Aman'ların müzikal atmosferi apaçık Arap ve Türk etkisiyle güçlü bir oryantal havaya sahiptir. Çalgılar keman, lut, ud, santur idi.
Sonraki yirmi yılın özelliği Yunanistan'ın ürünü eski toplum dışıların rebetikosunun dönüşüdür. Buradaki ana çalgı buzuki, bağlama ve daha sonra da gitardır. Şarkıcı bir erkektir ve sesi metalik, ahenksiz, kulak tırmalayıcı ağır bir tonda olmalıdır. Fakat asla tatlı ve seksi olmaz. Müzikal stili düz ve ağırdır. Şarkı genellikle buzuki tarafından çalınan bir taksimle başlar. Taksim bir makamda yapılan doğaçlamadır. Şarkının stiline ve atmosferine dinleyici sokmak için bir giriş görevi görür. Ritmik karakteri serbesttir. Oldukça sık olarak taksim bağlamanın sürekli olarak çalınmasıyla sürer. Kısa bir taksim iki mısra arasında yapılır. Şarkının en çok kullanılan ölçüsü zeybek dansının ölçüsü 9/8’dir.
Danslar
Rebetiko dansları iki çeşittir:
Zeybekikos (zeybek havası)
Hassapikos (Kasap Havası)
Rebetikoların temaları
Aşk şarkıları
Ayrılık şarkıları
Hoşnutsuz olanların ve protestlerin mutsuz şarkıları
Yer altı dünyası şarkıları
Haşhaş şarkıları
Hapishane şarkıları
Yoksulluk şarkıları
İş şarkıları
Hastalıklarla ilgilişarkılar
Ölüm üzerine şarkılar
Anne hakkındaşarkılar
Göç şarkıları
Taverna şarkıları
Şarkıcılar
Rita Abacı
Haris Aleksiu
Yorgo Batis
Soteria Belu
Yorgo Dalaras
Lukas Daralas
Roza Eskenazi
Buzuki Erol Örter
Despina Örter
Mihalis Yeniçaris
Glikeria
Babis Goles
Dimitris Gogos (Bayanderas)
Agatonas Yakovidis
Maria Katinari
Antonios Katinaris
Apostolos Hacıhristos
Manolis Hiotis
Manolis Hrisafakis
Anna Hrisafi
Marika Ninu
Marika Papagika
Melihat Gülses
Yannis Papayoannu
Vangelis Papazoğlu
Stratos Payumcis
Stelios Kazancidis
Ahillis Polonos
Stelios Peptiniadis
Kostas Rukunas
Kostas Skarvelis
Yovan Çavuş
Prodromos Çavuşakis
Vasilis Çiçanis
Markos Vamvakaris
4 Ocak 2015 Pazar
Zaman-Steve Jobs
Zamanımız kısıtlı, başkasının hayatını yaşayarak harcamayın. Olmadığınız biri olmaya çalışmayın. Olmanız gereken kişi olun.
Steve Jobs
Steve Jobs
İnsan Algılaması-John Locke
Bir insanın, bütün insanların görüşlerini incelediği ve bütün bilgi birikimlerini bildiğini kim ileri sürebilir? Derim ki, çok yüzeysel temellere dayanmış olan görüşlerimizi, konuları tam incelemeden inandıklarımızı karşımızdakine dayatmaya çalışmayalım. Kendimizi daha özenli eğitelim ve yaşadığımız topraklarda duygularımıza göre davranmadığımızdan emin olalım.
Tolerans-John Locke
Tolerans:
Karşınızdakinin iyiliğini istiyorsanız, görüşlerinizi kurtuluşu için ona uygulatmak isteseniz bile, onu kurtarmaya zorlayamazsınız. Bu işlemi onun kendisine ve onun kendisine ve onun inancına, anlayışına bırakmalısınız.
Karşınızdakinin iyiliğini istiyorsanız, görüşlerinizi kurtuluşu için ona uygulatmak isteseniz bile, onu kurtarmaya zorlayamazsınız. Bu işlemi onun kendisine ve onun kendisine ve onun inancına, anlayışına bırakmalısınız.
Sith Kodu
Sith Kodu
Huzur yalandır. Sadece hırs vardır.
Hırsla kuvvet elde ederim.
Kuvvetle kudrete sahip olurum.
Kudretle zafer kazanırım.
Zaferle de zincirlerimden kurtulurum.
Huzur yalandır. Sadece hırs vardır.
Hırsla kuvvet elde ederim.
Kuvvetle kudrete sahip olurum.
Kudretle zafer kazanırım.
Zaferle de zincirlerimden kurtulurum.
Lucretius
Tantaque in his rebus distanta differentasque est
Ut quot aliis cibus est, aliis fuat acre revenum.
Saepe etenim serpens, hominis contacta saliva,
Deiperit, ac sese mandendo conficit ipsa.
Herşey öyle ayrı, öyle değişik ki
Kimine besin olan kimine zehir
İnsanın tükürüğü bir değdi mi yılana
Ölür çok kez yılan, yer bitirir kendi kendini.
Ut quot aliis cibus est, aliis fuat acre revenum.
Saepe etenim serpens, hominis contacta saliva,
Deiperit, ac sese mandendo conficit ipsa.
Herşey öyle ayrı, öyle değişik ki
Kimine besin olan kimine zehir
İnsanın tükürüğü bir değdi mi yılana
Ölür çok kez yılan, yer bitirir kendi kendini.
Ennius
Neque sepulchrum quo recipiat habeat portum corporis
Ubi, remissa human vita, corpus requiescat, a malis
Ne mezar, ne rahat bir liman, ki dinlensin orada,
Yaşamaktan yorulmuş insanın bedeni...
Ubi, remissa human vita, corpus requiescat, a malis
Ne mezar, ne rahat bir liman, ki dinlensin orada,
Yaşamaktan yorulmuş insanın bedeni...
Kuru Kemikler
Diyorlar ki:
Kemiklerimize kurudu, umudumuz kayboldu, biz yok olduk....
Ve Ben, ruhumu içinize koyacağım ve canlanacaksınız.
Yehezkel 37:11,14
Yanıyor, Biraderler, yanıyor
Yanıyor, biraderler, yanıyor.
Zavallı küçük köyümüz, ne yazık, yanıyor!
Öfkeli rüzgarlar esiyor,
Kırıyor, yakıyor, dağıtıyor,
Ve sen orada
Kollarını kavuşturmuş duruyorsun.
Köyümüz yanarken
Ah sen, duruyor ve bakıyorsun.
Zavallı küçük köyümüz, ne yazık, yanıyor!
Öfkeli rüzgarlar esiyor,
Kırıyor, yakıyor, dağıtıyor,
Ve sen orada
Kollarını kavuşturmuş duruyorsun.
Köyümüz yanarken
Ah sen, duruyor ve bakıyorsun.
Etiketler:
Biraderler,
Holokost,
Soykırım,
Ştetl,
Yanıyor
Canlılar Ülkesinde
Tanrı'nın önünde yürüyeceğim, canlılar ülkesinde
Mezmur 116:9
Mezmur 116:9
Purifie
Purifie toi, demande, recois, agir, car tout l'Oeuvre est dans ce Quatre Temps.
2 Ocak 2015 Cuma
Özgür Ruhlu Kişi
Köpekler kurtlardan nasıl nefret ederse, işte öyle nefret eder halk da özgür ruhlu kişiden; zincirlerin düşmanından, tapınmayandan, ormanı mesken edinenden.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
Vayhi
Mısır'da geçirdiği 17 yılın ardından, Yaakov günlerinin sona ermek üzere
olduğunu hisseder ve Yosef'i çağırtır. Ona, kendisini Mearat Amahpela'ya, Adam
ve Hava'nın, Avraam ve Sara'nın, Yitshak ve Rivka'nın gömüldüğü yere gömeceğine
dair yemin ettirir.
Yaakov hastalanır ve Yosef, iki oğlu Menaşe ve Efrayim'i kendisine getirir. Yaakov, Efrayim ve Menaşe'yi kendi çocuklarının statüsüne yükseltir; bu şekilde Yosef'e, aslında Reuven'in sahip olması gereken çift payı - behorluk hakkını - vermiş olur. Yaakov'un görüşü yaşlılıktan dolayı zayıfladığı için Yosef, oğullarını ona yaklaştırır. Yaakov onları öper ve kucaklar. Yosef'i bile bir daha göreceğinden ümidi kesmişken, şimdi onun çocuklarına beraha vermektedir. Berahayı verirken, daha güçlü olan sağ elini Efrayim'in başına koyar. Zira ileride Erets-Yisrael'in fethi sırasında Bene-Yisrael'in başında olacak olan Yeoşua, Efrayim'in soyundan gelecektir.
Yaakov, diğer oğullarını da, kendilerine beraha vermek üzere çağırtır. Yaakov'un verdiği berahalar, her bir kabilenin kendine has karakter ve yeteneğini yansıtır; ayrıca her birinin, Tanrı'ya hizmet konusunda kendine has görevini belirler niteliktedir. Yaakov 147 yaşında dünyadan ayrılır. Büyük bir cenaze korteji Mısır'dan kalkıp, onu Hevron'daki Mearat Amahpela'ya götürür.
Yaakov'un ölümünden sonra Yosef'in kardeşleri, onun intikam alacağından endişe etmeye başlarlar. Ancak Yosef onları rahatlatır; ailelerinin geçimini bile kendisinin sağlayacağına dair söz verir. Yosef kalan yıllarını Mısır'da geçirir ve Efrayim'in büyük torunlarını bile görmeye hak kazanır. Ölümünden önce, kardeşlerine Tanrı'nın kendilerini Erets-Yisrael'e tekrar geri götüreceğini söyler ve onlara, o zaman kendi kemiklerini de birlikte götüreceklerine dair yemin ettirir. 110 yaşında ölen Yosef mumyalanır.
Yaakov hastalanır ve Yosef, iki oğlu Menaşe ve Efrayim'i kendisine getirir. Yaakov, Efrayim ve Menaşe'yi kendi çocuklarının statüsüne yükseltir; bu şekilde Yosef'e, aslında Reuven'in sahip olması gereken çift payı - behorluk hakkını - vermiş olur. Yaakov'un görüşü yaşlılıktan dolayı zayıfladığı için Yosef, oğullarını ona yaklaştırır. Yaakov onları öper ve kucaklar. Yosef'i bile bir daha göreceğinden ümidi kesmişken, şimdi onun çocuklarına beraha vermektedir. Berahayı verirken, daha güçlü olan sağ elini Efrayim'in başına koyar. Zira ileride Erets-Yisrael'in fethi sırasında Bene-Yisrael'in başında olacak olan Yeoşua, Efrayim'in soyundan gelecektir.
Yaakov, diğer oğullarını da, kendilerine beraha vermek üzere çağırtır. Yaakov'un verdiği berahalar, her bir kabilenin kendine has karakter ve yeteneğini yansıtır; ayrıca her birinin, Tanrı'ya hizmet konusunda kendine has görevini belirler niteliktedir. Yaakov 147 yaşında dünyadan ayrılır. Büyük bir cenaze korteji Mısır'dan kalkıp, onu Hevron'daki Mearat Amahpela'ya götürür.
Yaakov'un ölümünden sonra Yosef'in kardeşleri, onun intikam alacağından endişe etmeye başlarlar. Ancak Yosef onları rahatlatır; ailelerinin geçimini bile kendisinin sağlayacağına dair söz verir. Yosef kalan yıllarını Mısır'da geçirir ve Efrayim'in büyük torunlarını bile görmeye hak kazanır. Ölümünden önce, kardeşlerine Tanrı'nın kendilerini Erets-Yisrael'e tekrar geri götüreceğini söyler ve onlara, o zaman kendi kemiklerini de birlikte götüreceklerine dair yemin ettirir. 110 yaşında ölen Yosef mumyalanır.
KARAYIM adlı şiir- Kırım Karayca
20.yy Başında Kırım Karaycasının Karadeniz kıyısı şivesinde yazılmış bir şiir-Şiirin Adı Karayım
КАРАЙЫМ !!!
Баш устюмде долашыйыр бир булут,
Манъа диюр: "Карайлыгы сен унут !"
Хайыр, достум, сен бу дерттен фаригъ ол,
Шу сёзлери хатиринъде эйи тут:
Сен не дирсен, Карай огълу Карайым,
Карайлыкътыр меним ифтихарым!
Латиф баарь рузгарлары кусерсе,
Дёрт тарафтан аджджы еллер эсерсе,
Ерлер, коклер, даглар, дашлар, денъизлер
Юз чевирип ёлларымы кесерсе,
Ёл арамам, орталыкъда ятарым,
Амма дерим: Карай огълу Карайым!
Къоркъунч шемшек ич дурмайыб чакъарсе,
Эр тарафы йылдырымлар якъарсе,
Бинъ йыл ягмур, бурчакъ, къар, бузлар ягъуб,
Дюшен селлер орталыгъы йыкъарсе,
Юкселирим, алчалырым, батарым,
Ер алтына кирсем, йине Карайым!
Дунья батса, дерья ташса, чагласа,
Ай, кунеш де коркъуб къачса, агласа,
Еди къат ер, еди къат кок бирлешуб,
Карайлыгы инкар этсе, сакъласа,
Ери, кокю бир-бирине къатарым,
Инкар этмем, йине Карай , Карайым!
Габриэль сана шаатлыкъ идерсе,
Михаэль де къысметини кесерсе,
Амевет’ин(олюм мелегъи) элинде къылынч келюб
Эсрафель де сонъ шофарны окъудурсе,
Укъукъ узеринде бинъ йыл ятарым,
Ред идерсе, зорле дерим- Карайым!
Арш-и-ала ахирете энерсе,
Левх-и-мехфуз коз огюме келирсе,
Еди геинам, секиз Эден , бир сырат
Аваз кесер, Карай дегильсинъ дерсе,
Джумлесини бир тарафа атарым,
Геинама китсем, йине Карайым!
Алманлар да сенден тараф олурсе,
ГанЕден апайлеринден соралырсе,
Эр миллете Эденден ер верилирсе,
Карай олан, Эденден къувулырсе,
Абдия-джиханде янарым,
Лакин йине Карай , Карай, КАРАЙЫМ !
KARAYIM
!!!
Baş ustümde dolaşıyır bir bulut,
Maña diyur: "Karaylıgı sen unut !"
Hayır, dostum, sen bu dertten fariğ ol,
Şu sözleri hatiriñde eyi tut:
Sen ne dirsen, Karay oğlu Karayım,
Karaylıqtır menim iftiharım!
Latif baar ruzgarları kuserse,
Dört taraftan accı yeller eserse,
Yerler, kokler, daglar, daşlar, deñizler
Yuz çevirip yollarımı keserse,
Yol aramam, ortalıqda yatarım,
Amma derim: Karay oğlu Karayım!
Qorqunç şemşek iç durmayıb çaqarse,
Er tarafı yıldırımlar yaqarse,
Biñ yıl yagmur, burçaq, qar, buzlar yağub,
Düşen seller ortalığı yıqarse,
Yukselirim, alçalırım, batarım,
Yer altına kirsem, yine Karayım!
Dunya batsa, derya taşsa, çaglasa,
Ay, kuneş de korqub qaçsa, aglasa,
Yedi qat yer, yedi qat kok birleşub,
Karaylıgı inkar etse, saqlasa,
Yeri, kokü bir-birine qatarım,
İnkar etmem, yine Karay , Karayım!
Gabriel sana şaatlıq iderse,
Mihael de qısmetini keserse,
Amevet’in(ölüm meleği) elinde qılınç kelüb
Esrafel de soñ şofarnı oqudurse,
Uquq uzerinde biñ yıl yatarım,
Red iderse, zorle derim- Karayım!
Arş-i-ala ahirete enerse,
Levh-i-mehfuz koz ogüme kelirse,
Yedi geinam, sekiz Eden , bir sırat
Avaz keser, Karay degilsiñ derse,
Cumlesini bir tarafa atarım,
Geinama kitsem, yine Karayım!
Almanlar da senden taraf olurse,
GanEden apaylerinden soralırse,
Er millete Edenden yer verilirse,
Karay olan, Edenden quvulırse,
Abdiya-cihande yanarım,
Lakin yine Karay , Karay, KARAYIM !
Baş ustümde dolaşıyır bir bulut,
Maña diyur: "Karaylıgı sen unut !"
Hayır, dostum, sen bu dertten fariğ ol,
Şu sözleri hatiriñde eyi tut:
Sen ne dirsen, Karay oğlu Karayım,
Karaylıqtır menim iftiharım!
Latif baar ruzgarları kuserse,
Dört taraftan accı yeller eserse,
Yerler, kokler, daglar, daşlar, deñizler
Yuz çevirip yollarımı keserse,
Yol aramam, ortalıqda yatarım,
Amma derim: Karay oğlu Karayım!
Qorqunç şemşek iç durmayıb çaqarse,
Er tarafı yıldırımlar yaqarse,
Biñ yıl yagmur, burçaq, qar, buzlar yağub,
Düşen seller ortalığı yıqarse,
Yukselirim, alçalırım, batarım,
Yer altına kirsem, yine Karayım!
Dunya batsa, derya taşsa, çaglasa,
Ay, kuneş de korqub qaçsa, aglasa,
Yedi qat yer, yedi qat kok birleşub,
Karaylıgı inkar etse, saqlasa,
Yeri, kokü bir-birine qatarım,
İnkar etmem, yine Karay , Karayım!
Gabriel sana şaatlıq iderse,
Mihael de qısmetini keserse,
Amevet’in(ölüm meleği) elinde qılınç kelüb
Esrafel de soñ şofarnı oqudurse,
Uquq uzerinde biñ yıl yatarım,
Red iderse, zorle derim- Karayım!
Arş-i-ala ahirete enerse,
Levh-i-mehfuz koz ogüme kelirse,
Yedi geinam, sekiz Eden , bir sırat
Avaz keser, Karay degilsiñ derse,
Cumlesini bir tarafa atarım,
Geinama kitsem, yine Karayım!
Almanlar da senden taraf olurse,
GanEden apaylerinden soralırse,
Er millete Edenden yer verilirse,
Karay olan, Edenden quvulırse,
Abdiya-cihande yanarım,
Lakin yine Karay , Karay, KARAYIM !
КАРАЙЫМ !!!
Баш устюмде долашыйыр бир булут,
Манъа диюр: "Карайлыгы сен унут !"
Хайыр, достум, сен бу дерттен фаригъ ол,
Шу сёзлери хатиринъде эйи тут:
Сен не дирсен, Карай огълу Карайым,
Карайлыкътыр меним ифтихарым!
Латиф баарь рузгарлары кусерсе,
Дёрт тарафтан аджджы еллер эсерсе,
Ерлер, коклер, даглар, дашлар, денъизлер
Юз чевирип ёлларымы кесерсе,
Ёл арамам, орталыкъда ятарым,
Амма дерим: Карай огълу Карайым!
Къоркъунч шемшек ич дурмайыб чакъарсе,
Эр тарафы йылдырымлар якъарсе,
Бинъ йыл ягмур, бурчакъ, къар, бузлар ягъуб,
Дюшен селлер орталыгъы йыкъарсе,
Юкселирим, алчалырым, батарым,
Ер алтына кирсем, йине Карайым!
Дунья батса, дерья ташса, чагласа,
Ай, кунеш де коркъуб къачса, агласа,
Еди къат ер, еди къат кок бирлешуб,
Карайлыгы инкар этсе, сакъласа,
Ери, кокю бир-бирине къатарым,
Инкар этмем, йине Карай , Карайым!
Габриэль сана шаатлыкъ идерсе,
Михаэль де къысметини кесерсе,
Амевет’ин(олюм мелегъи) элинде къылынч келюб
Эсрафель де сонъ шофарны окъудурсе,
Укъукъ узеринде бинъ йыл ятарым,
Ред идерсе, зорле дерим- Карайым!
Арш-и-ала ахирете энерсе,
Левх-и-мехфуз коз огюме келирсе,
Еди геинам, секиз Эден , бир сырат
Аваз кесер, Карай дегильсинъ дерсе,
Джумлесини бир тарафа атарым,
Геинама китсем, йине Карайым!
Алманлар да сенден тараф олурсе,
ГанЕден апайлеринден соралырсе,
Эр миллете Эденден ер верилирсе,
Карай олан, Эденден къувулырсе,
Абдия-джиханде янарым,
Лакин йине Карай , Карай, КАРАЙЫМ !
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)